Kaos
Aslında, tam da kendi gücümüze çok güvenirken can çekişir bulduk kendimizi, çünkü kendinin farkına varamayan bir gücün sonu kaostur.
Kaos
Bizler artık bir sistemin kandırdığı kurbanlarız, çıkarlarımız konusunda bizi aldatıyor ve bizi kendi çıkarlarına kurban ederken bizim de çıkarımız olduğu konusunda bizi ikna ediyor. Böylece hepimiz iyi bir şey yaptığımızı sanıyoruz ve birbirimizle yarışırcasına kanıyoruz, ödülümüz ise delilik, içinde yaşadığımız atmosfer aptallık, bu atmosferde birinci görevimiz cahillik sanki.
Reklam
Kaos
Kitle düzenin günahıdır, ahiakın ve imanın alt-ürünüdür, düzeni, ahlakı ve imanı mahkum etmeye bu kadarı yeter, çünkü bunların tek yaptığı, insanları çağaltmak ve onları böceğe çevirmek.
Kaos
Gençlerimiz bu dünyada barış ilan etmenin dünyanın sizi dinlemesine yeteceğini mi sanıyorlar? Biz Cehennemdeyiz ve lanetli olmaktan, sürekli acı çekmekten başka tercihimiz yok, bir de bu azaptan sorumlu şeytanlar var.
İnsanların hiçbir şeyden umudu olmasaydı ve hiçbir şeye inanmasalardı, tohumlarını çoğaltmayı derhal reddederlerdi ve evrensel nüfus azalması yoluyla sorunlarımız bir ya da iki kuşak içinde çözülmüş olurdu. İleri sürdüğüm bu tezi yalnızca ben iddia ediyor değilim ama benim gibi düşünenler varsa da yazmaya ne kadar cesaret edecekler, bilemiyorum; dahası, bir kürsünün en tepesindeki profesör bu tezi bağıra bağıra duyurabilecek midir? Bu türden bir bilgiye hangi hükümet hoşgörü gösterir? Hangi zırvalar­la dolu din buna hoşgörü gösterir? Onlar ısrarla bizim umut etmemizi ve inanmamızı istiyorlar, ne olursa olsun umut etmeliyiz, yeter ki umut edecek bir şey olsun, inanmamız gerekiyor, hem de neye olursa olsun, yeter ki bir şeye inanalım, beğenimize uygun saçmalıklar arasında tercih yapmakta özgürüz, yeter ki aptalca olsunlar. Oysa, umudun üstlendiği tüm amaçların ve imanın konu edindiği tüm nesnelerin ortak bir varlığı vardır: Sonsuza dek salak olmak ve üstelik, şimdi bir de bağışlanamaz olmak, çünkü bizden daha fazla özgürleşmiş imkanların ortasında bir kuşak daha aptal aptal duramayız.
Umut ve iman geçmiş kuşakları aldattılar, gelecek kuşakları aldatacaklar ve yanlış fikirlerin ağırlığı arttıkça sefalet de bununla birlikte aktarılır; düzen çağ­ların çökeltisine göz kulak olur ve aldatılan insanların ölümüyle yaşar. Ara sıra dünyada bir kurtarıcı belirir, ama bu kurtarıcının mesajı daima anlaşıl­mazdır ve düzen bu mesajı kendi keyfine uydurmakta tereddüt etmez. Okuduklarını anlayan ender kişi­lerin karşısına, söze sığmaz bu lafların ortasında yeniden düzen çıkar, çünkü düzen peygamberlerin konuşmasına izin verir ve onlar konuşmalarını bitirdiklerinde son sözü düzen söyler, hem umuda hem imana damgasını düzen basacaktır: Metinler bu koşullarda kabul edilir ve onların esinleri yanılmaz olarak değerlendirilir, bu yöntem binlerce yıl geçmişe uzanır ve çağlar tükenene dek de asla değişmeye­cektir. Kurtarıcılar kuşakların dengi geçinirler ve düzen kalır, onlara teslim olmuş gibidir ve onların eserleriyle silahlanmayı amaçlar, Tarih bize her kurtarı­cıdan sonra düzenin daha güçlü olduğunu öğretir, bütün kurtarıcıları inanılır ve güvenilir kılmak için hizmet ettikleri umut ve imandan daha güçlü olur.
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.