Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
yaşım 11-12 ilk defa okul nöbetçisi olmuştum. yanındaki arkadasım da okulun çalışkanı, zengin aile çocuğu o gün öğle yemeğine annem saklama kabına dünden kalan makarna ve biraz yoğurt koymuştu. arkadaşım öğle vakti bakkala gitti bir sürü şey aldı. onun yanında makarnayı çıkaramadım çok utandım. sonra o sınıf defterlerini toplamak için gittiğinde lavaboya gittim makarnayı orda ağlayarak yedim o günü unutmam asla çünkü hayat bana hep böyle hissettirdi
Neşet Baba'ya...
Hafif yağmur çiselemiş, yapraklar yaş, Buna bile türkü yapardı Neşet Ertaş. Ah yalan dünya dedi, cahildi dünyanın rengine kandı, Her şeyi goynunce olacak sandı. Sazcısın diye sevdiğini vermediler ona, Sazını eline aldı, düştü yollara. Ceketini çıkarmak için izin alırdı seyirciden, Nerede görülmüş böyle sanatçı, bu adam kimlerden? Parada pulda gözü yoktur, kazandıklarını dağıtır fakir fukaraya, Onun için herkes birdi, silahlar yok olsun dedi, gömün toprağa. Herkes anlamaz ama sen iyi anlattın kendini, Sağcısı da solcusu da sevip, dinlerdi seni. Türkülerinde bazen neşelisin, bazen dertli, bazen aşık, Dışın çiçek bahçesi, için yanık. "Kadınlar insandır, biz insanoğlu" dedi. Ona öldü demeyin, yoruldu gitti. Kalbi temiz, türküleri yanık, gür sesi, Unesco Kültür Mirasta yaşayan insan hazinesi. Tüm eserleri kaliteli ama "Yolcu" en sevdiğim bestesi. Seni bilmekte, dinlemekte güzeldi, bozkırın tezenesi.
Reklam
Bugün Hafız Osman hattı olarak bilinen Kur'an-ı Kerîm'in de yazarı olan meşhur hattat Hafız Osman 1642 yılında dünyaya gelmiştir. Fakir bir ailenin çocuğu olan hattat bir gün Eminönü'nden Üsküdar'a geçmek için kayığa binmişti. Üsküdar iskelesine gelince kayıkçıya para vermek için elini cebine attı ki, cebinde beş kuruş bile yok. Hemen cebinden bir parça kâğıt çıkarıp üzerine çok nefis bir Besmele-i Şerife yazıp kayıkçıya uzattı ve: — Bu besmele sana armağanım olsun. Kusura bakma yanıma para almayı unutmuşum, dedi, kayıktan inip çekti gitti. Kayıkçıya para lâzımdı. Elindeki kâğıttan pek bir şey anlamıyordu. İskeleye en yakın bir kahvehaneye girip başından geçenleri anlattı. Kayıkçının elinde besmeleyi görenler onun Hafız Osman'ın eseri olduğunu anladılar ve satın almak istediler. Kahvede bulunanlar besmele yazılı kâğıdı almak için yarış ediyorlardı. Açık artırmaya çıkardılar ve en sonunda elli altına birisi satın aldı. Her günkü kazancının belki de elli mislini kazanan kayıkçı paraları cebine koymuş sahile doğru giderken, karşıdan o adamın gelmekte olduğunu görüp kayığına buyur etti. Hafız Osman kayığa binip karşıya geçince adamın parasını çıkarıp verdi. Kayıkçı: — Efendim ne olur o besmeleden bir tane daha yazıverseniz, dediyse de Hafız Osman Üsküdar'daki arkadaşından gerekli yol parasını almıştı. — Bana bak ahbap, biz o besmeleyi sabah çektik. O senin yedi ceddine de yeter. Bir daha da çekmeyiz, deyip uzaklaştı.
Şafak Vakti...
Yüzümü avuçlarının arasına aldı... Önce yanaklarımdan Sonra alnımdan öptü “Helâlimsin...." dedi şafak söktü askerlik beklemez, ama seni kalbimde götürüyorum.... Ve gitti...ardından çok ağladım Mayıs
Hanife Çıta
Hanife Çıta
FİL VAK‘ASI
Kâbe-i Muazzama’yı, Mevlâ’nın emriyle, Âdem aleyhisselâm inşa etmişti. Nuh Tufanı’ndan sonra da Hz. İbrahim aleyhisselâm ve oğlu İsmail aleyhisselâm beraberce -yeniden- inşa ettiler. İnşası tamamlandıktan sonra kendileri tavaf ettiler. Cenâb-ı Hakk’ın emriyle insanları da haccetmeye davet ettiler. Bu mübarek Kâbe, ibadet edenler, rükû ve secde
FİL VAK‘ASI -1
Kâbe-i Muazzama’yı, Mevlâ’nın emriyle, Âdem aleyhisselâm inşa etmişti. Nuh Tufanı’ndan sonra da Hz. İbrahim aleyhisselâm ve oğlu İsmail aleyhisselâm beraberce -yeniden- inşa ettiler. İnşası tamamlandıktan sonra kendileri tavaf ettiler. Cenâb-ı Hakk’ın emriyle insanları da haccetmeye davet ettiler. Bu mübarek Kâbe, ibadet edenler, rükû ve secde
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.