Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Alena

Ayrıntılar mahveder her zaman her şeyi...
Reklam
BENVOLİO Adam sen de, yeni bir ateş söndürür başkasının yaktığını, Yeni bir acıyla hafifler eski bir ağrı, Başın döndü mü öbür yana döndür başını, Başkasının güçsüzlüğüyle iyileşir umutsuz keder, Gözlerine yeni bir zehir bul ki, Yok etsin ötekinin zehrini.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İlginç ve çekici olan topu topu iki tip insan vardır: her şeyi bilenler, hiçbir şey bilmeyenler. Vay canına, sevgili oğlum, bu kadar acıklı bakmasana! Genç kalmanın gizi, yüze yakışmayan duygulardan uzak durmaktır
Ah ne alçak gönüllerimiz var. Nefrete neden olması gereken olayların sevgiyi öldürememesi ne acıdır!
Reklam
Bununla beraber karısının, "Sen memnun ol ki ben kedileri seviyorum. Ya bunlar yerine erkekleri sevsem..." sözü mantıklı değil miydi?
"Fakat senden birdenbire ümidimi kesmedim"
Boğmaya yeltendiğimiz her güdü zihnimizde çöreklenerek bizi zehirliyor. Gövde bir kez günah işler ve günahla ilişkisi kesilir, çünkü eylem bir tür arınmadır. Eylemden sonra tek arta kalan bir zevkin anımsanması ya da bir pişmanlığın lüksüdür. Şeytandan kurtulmanın tek yolu şeytana uymaktır
Akıl, başlı başına bir abartı türüdür, girdiği yüzün uyumunu bozar
"Gülmek, dostluk için hiç de kötü bir başlangıç sayılmaz; dostluğu sona erdirme yollarınınsa en iyisidir"
Reklam
"Ah sevgili Basil, işte tam bu nedenle hissedebilirim ya bunları. Aşkta sadık olanlar aşkın yalnızca uçarı yönlerini bilirler; aşkın trajedilerini bilenlerse vefasızdırlar"
Buna uygun değildim
Biraz desteklenmeye, sıcak bir yaklaşıma, yolumun açık tutulmasına ihtiyacım vardı ancak sen bunun yerine yolumu kapattın. Mutlaka bunu başka bir yola gitmem için iyi niyetle yaptın. Ama ben buna uygun değildim
"Asıl korkunç olan şeyin onda bir köpek değil bir insan kalbi olduğunu farkına varın artık ki bu doğada bulunan en sefil kalptir!"
Saygıdeğer dostum, beni bilirsiniz, değil mi? Ben gerçekçi ve gözlemci bir adamım. Asılsız hipotezlerinse düşmanıyım... Eğer ben bir şey söylüyorsam söylediğim şeyin temelinde mutlaka bir gerçek vardır ve ben ona göre bir çıkarımda bulunurum
"Yalnızca kovalanan, kovalayan, meşgul olan ve yorgun olan vardır."
Herkes temel erdemlerden en az birinin kendisinde bulunduğundan kuşkulanır ya, benimkisi de bu: Ben, ömrümde tanıdığım en dürüst birkaç kişiden birisiyim
Reklam
Yüzümün ortasındaki gözlüklerden nefret ettiğim kadar başka bir şeyden nefret etmiyorumdur. Fakat gözlük takmanın, kullanmayanların asla anlayamayacağı avantajları da var. Mesela gözlüklerimi çıkarıp uzağa bakmayı seviyorum. Her şey sislerin ardına çekiliyor, bir rüya, bir tür yaşam çarkı gibi mükemmel oluyorlar
...geleceğimin umutsuzluğunu ve belirsizliğini görmüştüm...
Artık çocuk olmadığımı biliyordum ama "yetişkin" de değildim. Çocukluğun neşeli umursamazlığı ve yetişkinliğin acısı ve hayal kırıklığı arasında asılı kalmıştım. Eskisi gibi umursamaz ve mutlu olmak istiyordum. Ama çocukluğumun sona erdiğini biliyordum. O gün arka bahçede bir çocuk bana acıma bakışı fırlattığında, geleceğimin umutsuzluğunu ve belirsizliğini görmüştüm
Ayrıca o zamanlar doktorum beni uyarmıştı. Her kim bir iptilaya tutulmuş olsun, her zaman için tehlikededir
Bu uzun hikâyeyi, ayrıntılardan oluşan gerçek karmaşasıyla önünüze sermek istemiyorum, o karmaşadan hâlâ korkarım; tıpkı çocukların unutma gücünden yoksun bir çocuk gibi.
Peki, o halde ben de bu noktada size kızgınım, ki bu aslında bir talihsizlik değil; çünkü kalbimin bir köşesinde bir parça kızgınlığın sizin için hazır bulunması, dengeyi sağlaması açısından gayet iyi
"Ne olursa olsun, biri sizi kınayacak olursa, kırgınlığınızı benim minnettarlığım ile telafi etmeye çalışın."
Reklam
Oradaki o pis yaşantının içinde beni tek mutlu eden şey, kafamın içerisinde bir avuç dolusu bilimle bir parça hayatı canlı tutabilmek... bir çeşit ilahi mutluluktu
Ama bu susmalar beni hasta ediyor...
"Biraz daha uyusam ve tüm bu saçmalıkları unutsam nasıl olur acaba?"
Kırılgan yaşamlarımızın her anında başımıza gelebilecek beklenmedik olayları düşünecek olursak, her yeni gün bir mucizedir
Sayfa 213Kitabı okudu
Dış tehditlerden korunaklı dünyalar yaratmak isteyen kimi kişiler, fazla ileri gidip dış dünyaya karşı yükselen bu duvarlar onların iç dünyasını da yoksullaştırır. İşte Acılaşmak burada devreye girer. ... Zehrin bünyeye yayılmasının yarattığı en büyük sorun, tutkuların-nefret, aşk, umutsuzluk, merak vb.- su yüzüne çıkmasını önlemesidir. Acılaşan insan zamanla hiçbir istek duymaz. Ne yaşayacak ne de ölecek iradeye sahiptir artık, sorunun özü de budur
Reklam
Umulmaz bir yara ile yavaş yavaş kemirilerek hayatı gittikçe sönen bir hasta var. Sen bu hastaya "Al şu hançeri, kalbine sapla da kurtul!" diyebilir misin? Zaten onu kemiren illet, onda kendini kurtaracak hâl bırakıyor mu ki?