Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Resmî toplumun sivil alanı tam olarak zapt etmesinin ilk adımı Tanzimat'la atılır, 2.Meşrutiyet ile devam eder, Cumhuriyet'in ilanı ile tamamlanır. Şeriat'in ilgası, sivil inisiyatif ve alanların tümünün devletin denetimine geçmesini sağlar. Bundan sonra devlet, kendi serasında bir zenginler sınıfı yaratmaya çalışacağı gibi, sivil alanda da (SDK'lar) yani sivil devlet kuruluşları oluşturacaktır.
¬Allah Güneş'i ve Ay'ı Emre amade kılmıştır, herbiri adı konulmuş bir süreye kadar akıp gitmektedir. İşte bunları yaratıp düzene koyan Allah, sizin Rabbinizdir mülk onundur .Ondan başkasının kanunlarına uyduklarınız ise bir çekirdeğin incecik zarına bile malik olamazlar. ~Fatır Suresi - 13
Sayfa 112
Reklam
Hiçbir toplumsal düzen, bir başkasından «ödünç» almalarla uzun zaman ayakta kalamaz. Bir dinin ya da herhangi bir sistemin ayakta kalma gücü, kendini varlığının tutarlılık bütünlüğü içinde kavramasına ve dışarıdan gelebilecek eklentilere karşı kesintisizce direnmesine bağlıdır.
1988 başlarında Sovyetler Birliği, Afganistan'daki askeri birliklerini çekme kararı aldığını açıkladı. ..... Bir kere daha açıkça anlaşıldı ki süper güç olma, zayıf halkları hegemonya altına almaya yetmiyor. Hele bu mazlum halklar iman, hicret, cihad ve şehadet temelleri üzerinde yükselen İslam gibi tevhidi bir dine inanıp savaşmayı göze almışlarsa, haksızlık, zulüm, işgal, cinayetler ve katliam günün birinde son bulur. Allah, zayıflara yardım ederek onları yeryüzünün onurlu önderleri kılar.
Sayfa 133Kitabı okudu
"Evrensel ümmetin misyonu: iyiliği (maruf) emretmek, kötülükten (münker) sakındırmaktır."
Sayfa 112Kitabı okudu
"İslam'ın siyasal felsefesine göre Hakimiyet Allah'a aittir, ancak bu hakimiyetin (mülk, emir ve hüküm) siyasi hayattaki yansıması olan ilahi iradeyi temsil etme yetkisi İslam toplumuna veya ümmete aittir. Bu da ümmetin hür iradesinin beyanı olan seçim ve biat'la gerçekleşir; İlahi iradenin ümmetin iradesiyle örtüşmesi 'Allah'ın eli onların eli üstündedir' (fetih,10) metaforuyla dile getirilmiş, böylelikle ümmet ile Allah arasında ki aracılar devre dışı bırakılmıştır. Tek meşru aracı Peygamber Efendimizdir ve eğer İslamiyette mutlaka bir teokrasi aranacaksa sadece Hz Peygamber'e mahsus ve O'nun hayatında tezahür eden tatbikatla sınırlı olmak üzere 'Nebevi Teokrasi' den söz edilebilir. Çünkü Hz Muhammed sav kastedilerek şöyle buyurulmaktadır: 'Şüphesiz sana biat edenler Allah'a biat etmişlerdir." (Fetih,10)
Sayfa 105Kitabı okudu
Reklam
Nisa 34 Birinci Hata (kavvam)
Tüm meal yazarları söz birliği etmişcesine, "kavvam" kelimesini "yönetici, hakim" olarak çeviriyor. Halbuki bu kelimenin geçtiği diğer ayetlerde aynı anlamı vermiyorlar. Örneğin, aynı surenin 135. ayetindeki "kavvamine" kelimesine verdikleri anlamlar şunlardır: Diyanet: Allah için şahid olarak adaleti gözetin. 11 Süleyman Ateş: adaleti tam yerine getirerek Allah için şahitlik edenler olun. Osman Keskioğlu: Allah için şahit olarak adaleti gözetin. Ali Bulaç: . . . Allah için şahitler olarak adaleti ayakta tutanlar olun. 4:135' de geçen "kavvam" kelimesine "gözeten, tam yerine getiren, ayakta tutan" gibi anlamlar veren meallerimiz, neden 4:34' de geçen aynı kelimeye "hakim, yönetici" gibi farklı anlamlar vermektedirler?
Ali Bulaç, islam'ın "KADIN'a üstün haklar verdiğini" yazıyor. İslam'ın hangi kaynağıyla veriliyor bu haklar? "KUR'AN'la mı? Bakara suresinin "erkeklerin kadınlar aleyhine dereceleri (üstünlükleri) vardır." diyen 228. ayetiyle mi? İslam uzmanlarının ve Kur'an yorumcularının kendileri, bu ayetle, "AKIL"da, "DlN"de, "MlRAS"ta, "İMAMLIK"ta, "KADINLIK"ta, "TANIKLIK"ta, EVLlLlK"te, "BOŞAMA-BOŞANMA"da, "GANİMET'te ve daha birçok konuda, "KADIN"ın "ERKEK"ten "daha aşağı derecede" olduğunun anlatıldığını belirtiyorlar. (Bkz. F. Râzî, 6 1 101, Tabeıî, Camiu'l- Beyân, 2 1453; Tefsiru'n- neşen", 1 I 115; Tefsiru Ibn Kesir, 1 I 271; Kâsımî, Mehasinu't-Te'vîl, 3 I 585; Tefsirul- Merâgî, 2 I 167; Seyyid Kutub Fi Zılâli'l- Kur'an; 1 I 360; Şevkânî, Fethu'l- Kadir ve öteki tefsirler, "ahkâmu'l-kur'an"lar.) En ilkel hukuk sisteminde bile "suç" işlenmeden "ceza" verilemezken, kendisine daha başkaldırmamış, ama başkaldıracağı (nüşûz) kuşkusunu taşıyan "KOCA"yı, "KARI'sını "DÖVME"ye çağıran, Nisa suresinin 34. ayetiyle mi veriliyor o "üstün haklar" kadına?
Sayfa 112
Bakara 188
Birbirinizin mallarını haksızlıkla yemeyin ve bile bile günahla insanların mallarından bir bölümünü yemeniz için onları hakimlere aktarmayın.
Üstünlük şu veya bu dil, bölge veya ırk grubunun tekelinde değildir; üstünlüğü sağlayan şey ahlâkî kemal ve Hucurat sûresinde açıkça belirtildiği üzere "takva"dır.
Sayfa 161 - Çıra YayınlarıKitabı okuyor
1.000 öğeden 721 ile 730 arasındakiler gösteriliyor.