Büyükbabam; "Ben ölünce buralara gelirsin, gezersin. Sonra kendi kendine söylersin dedemle buralara gelirdik. Şurda şurda otururduk, şu mantarlardan toplardık, şu kuşburnu dalından kuşburnu toplardık, yalnız bir çördük ağacı vardı ondanda çördük toplardık , Ali'nin armuttan da düşenleri toplardık, şuradaki pınarın başında azığımızı yerdik. Yalnız Çördük ağacıyla konuşmadan da gitmezdik dersin" demişti.
Büyükbabam öldü.
Ne ben gidebildim oralara,
Ne de sensiz gitmek istedim.
Ağır gelecekti, mil çekilecekti göğsüme..
Ali emmi de ölmüş senden sonra.
Bilmem nasıldır oralar şimdi.
Yalnız çördük ağacı duruyormudur.
Ya Ali'nin armut.
Bel ki pınarda kurumuştur.
Olurda gidersem oralara birgün, geri gelmeyeceğimi biliyorum.
Öyleya buralardan kurtulduğum gündür.
Her zerresinden çirkinlik fışkıran,
O arsız köşebaşlarının fesatlığından,
Hain gözlerle bakışan şakşakçılardan,
Emeksiz kazancı işkembesine dolduran namussuzlardan,
Cümlesi tek adam etmeyen haramzadelerden.
Kısacası bu şehirden..
A. Özek