Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Atasözü, Deyim, Söz Sanatları
_Türk savaşır, rus sevişir, yunan düşünür, arap da masal anlatır. Yunan _Araplar kadar güzel masal uyduran, Farslar kadar güzel anlatan, Türkler kadar da bu masala inanan 2. bir millet yoktur. Azeri _Bir yanlışı haklı çıkarmaya çalışmak, onu iki kat büyütür. Fransız _Cahiller, okumuşların cevaplayamayacağı soruları sorarlar. İran _Yılan
BULUTLANMA SONNETSİ
söylesem hüzün olur, söylemesem de hüzün; zaten sözler de bezgin... kime anlatılsın? âh, dil’den ürker olduk; kimse dil’in bir düğün olduğunu bilmiyor; bir kenara atılsın diye bekliyor şiir... yılışık ve savurgan çok boyalı bir gülün yükselişi... ne hâzin!.. giderek kendimize sığınacak korugan bile bulamayarak... –ve elbette magazin bir yalnızlık edinip, n’olacaksa olacak diye yollara vurmak... terkide kaldı atım! aşklar bile sindiler, saklanıp köşe bucak; kalbimiz aksadata, âh, hazlar alım satım... ve giderek aynada nedensiz kırılmalar; dil bitti!.. söz susuyor!.. bende bulutlanmalar... Hilmi Yavuz
Reklam
Alim bir Mücahid
... Sinan Paşa şehîd oldu. Yavuz, Mısır’a girerken, çok mahzun idi: “Mısır’ı aldık, lakin Sinan Paşa’yı kaybettik!..” diyordu. Bu sözleri ile, alim bir mücahidin kaybını, bir Mısır fethine denk görüyordu. Yahya Kemal, bu hicranı şu şekilde ifade eder: “On Mısr’a bir Sinan bedel olmazdı ey kaza. Kudretlu padişahı bu hal etti telh-kam”
Sakın Acında Kaybolma
"Biz birer kum torbasıydık yurt hayatı denilen o cevval boksörün karşısında. Kimimiz çok örselendik, kimimiz ayakta kalabildik." -Alim Yavuz
Kürdistan
Az önce ve daha önceki yaptığım incelemelerde Kürdistan kelimesi hukuka ayrılık nedeniyle bazı kullanıcılar şikayet etmişler. Kürdistan bir devlet ismi değil, bölge ismidir, Çukurova gibi.. Tarihte ilk kullanan kişi Kaşgarlı Mahmud divan-ı lugatti't-türk eserinde şimdiki bölge için kullanmış. Osmanlı'nın son dönemlerine kadar Kürdistan eyaleti, bölgesi ve beylikleri vardı. Kanuni ve Yavuz kendilerini Kürdistan Fatihi olarak nitelendirirler. Yani siz bir şeyin ismini değiştirmekle ve yok saymakla, asla değiştiremez ve yok edemezsiniz. Anayasa aykırılığa gelince şu an resmiyette bir yasak var ama resmi olarak kurulmuş pek çok parti ve dernek ismi içinde yer alıyor. Mesela şapka takma zorunluluğu halen anayasada var. Ama kimse takmıyor. Nasılki zamanında şapka takmayan sarıklı alim insanları asıp şehit etmiş olsalar da... İskilipli Atıf hocayı rahmetle anmazsam olmaz. Konu Kürdistan'dan nasıl Atıf hocaya geldi bilemedim, ama Kur'an dört temel esasından biri ADALET'tir.
Yavuz Bahadıroğlu “Eskiyi unut, yeni yolu tut” (4) Eski ramazanlarda konakların mutfak kapıları, iftardan sahura kadar açık olurdu. Yolcular başta olmak üzere, oruçlu-oruçsuz herkes kolayca konağa girip karnını doyururdu. Hatta bu konuda Müslüman-gayrimüslim ayırımı bile yapılmazdı. Yemekten sonra “Bize misafir ağırlama sevabı kazandırdığın
Reklam
Hak Dostları*51 Muhyiddin İbni Arabi Hz.
“sin”, “şın’a” gelince... yavuz selim han, mısır’a açtığı sefer sırasında halep’ten şam’a doğru giderken, yolda, hayatına şam’da son verilen muhyiddin-i arabi hazretleri’ni ve onun yavuz’u işaret eden sözlerini hatırladı. “sin, şın’a girdiğinde muhyiddin’in kabri meydana çıkar” sözü yavuz’un dikkatini çekmişti. bu işaret zaman zaman aklına takılıp duruyordu. şam’a vardığında oranın alim ve velileriyle görüşmelerde bulundu. söz dolaşıp muhyiddin-i arabi hazretleri’ne de geldi şam’ın ileri gelenleri, hazret’in kabrinin bulunduğu yerin halen çöplük olduğunu, hadiseden o güne kadar hazrete iyi gözle bakılmadığını anlattılar. yavuz selim han, derhal harekete geçip kabrin yerini tesbit ettirdi. oraya hemen bir türbe ve yanıbaşına büyük bir cami ve imaret inşaatı başlattı. zamanımıza kadar muhteşem bir şekild gelen türbe, cami ve imaret, külliye olarak ortaya çıktı. ayrıca, muhyiddin-i arabi hazretleri’nin vefatından önce ayağını yere vurarak: “sizin taptığınız benim ayağım altındadır” buyurduğu yeri tesbit ettirip kazdırdı. oradanküp içinde altın çıktı. bundan muhyiddin-i arabi hazretleri’nin: “siz allah teâla’ya değil de paraya tapıyorsunuz” demek istediği anlaşıldı. gerçekten de idmına sebep, hazretin bu sözleri olmuştu. *selim han, çıkan altınları şam’ın fakirlerine dağıttı. “sin” den maksadın selim, “şın” dn maksadın da şam olduğu kesin olarak ortaya çıkmıştı. yavuz sultan selim han, bu sırada şam’da üç ay kadar kalmıştır.
ARKADAŞIMIZ NASIL OLMALI? Sahabe-i Kirâm, bir ara Efendimiz (a.s.)’e “Yâ Rasulallâh! Acaba hangi arkadaşımız daha hayırlıdır” diye soru sormuşlardı. Bu soruya Resûlullah (a.s.) şu üç özelliği zikrederek cevap verdi: مَنْ ذَكَّرَكُمْ بِاللهِ رُؤْيَتُهُ، وَزَادَ فِي علمكُمْ مَنْطِقُهُ وَذَكَّرَكُمْ بِالآخِرَةِ عَمَلُهُ *Görüldüğünde size
Hak Dostları*101 Ahmed İbni Kemal Hz
Yavuz Sultan Selim’in, bir sefer dönüşü, yanında çok kıymet verdiği hocası ve aynı zamanda Anadolu Kazaskeri Kemal Paşazâde vardır. Yavuz Sultan Selim ve hocası Kemal Paşazâde, hem yol almakta hem de ilmi sohbetlerde bulunmaktadırlar. Bu sırada çamurlu bir sahadan geçilirken, Kemal Paşazâde’nin atının ayağından sıçrayan çamur, Yavuz Sultan Selim’in kaftanını kirletir. Bu hâdise karşısında büyük âlim Kemal Paşazade’nin mahcubiyeti yüzüne yansımıştır. Koca sultan, ilme ve âlime verdiği ehemmiyetin bir ifadesi olarak şunları söyler: “Kederlenmeyiniz. Sizin gibi bir âlimin atının ayağından sıçrayan çamur bizim için bir ziynettir.” Ve kaftanını çıkarıp hizmetkârına uzatırken: “Vasiyetimdir, öldüğüm zaman bu kaftanı sandukamın üzerine koysunlar” diye emir buyurur.
EGEMENLERİN ZULÜM, İFTİRA VE HAKARETLERİ...!
“Herkes duysun bilsin ki, varsın nefesim söylediklerim yüzünden kesilsin. Ben doğru bildiğimi söylemekten caymam!” ÂŞIK İSMAİL MAŞUKİ Osmanlı döneminde Alevilerle ilgili hüküm, fetva, ferman ve buyruklarda ‘Işık Taifesi, Kızılbaş ve Rafizi’ terimi kullanılmış! Peçevi tarihinde Işıkçılar kastedilerek “Işık Taifesi, mezmun (ayıp) bir taife olduğu
91 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.