"Şu yaşına kadar tecrube ettiğin birşey var mı ?" dersen.
Kaderimi sevmek, kaderime şükretmek derim.
Eskilerimizin dediği gibi;
"Allah isterse bir kulun işini, mermere geçirir dişini,
Allah istemezse işini, muhallebi yerken kırar dişini."
Bu nedir bilir misin?
Halini, vaktini, niyetini, gayretini Allah'a havale edip, sonucu iyi olsa şükretmek, kötü olursa sükût ile kabullenip üzüntünü hafifletmektir.
Bu kaderini sevmek, Allah’tan gelene boyun eğmek demektir.
"Teslim olan zarar etmez" dedikleridir.
"Nasipse gelir ilden yemenden, nasip değilse ne gelir elden" diye dengelemektir hayatı.
Bocalamaların, çırpınışların, karmaşaların yatıştırıcısı olan bir lisanı hâldir.
Şeytanın vesveselerinden, nefsin fitne sokan serzenişlerinden kaçmaktır kalbine sığınmaktır.
Ne kadar uğraşırsan uğraş bazen olmaz elinden gelen herşeyi yapsanda, ama sabredip suküt ettiğinden hiç aklından geçmeyen nimet gelir bulur seni bir anda.
Rızkın neyse odur yolunda, izinde, sofranda, gönlünde olacak olan.
"Kalbini ferah tut" derler.
Olacak olan olur, ölecek olan ölür.
Kadere iman edip boyun eğip rıza göstermektir efdal olan.
Allah'ın senin için seçtiği en güzel yoldur, kimsenin seni düşünemediği kadar düşündüğü bir düzendir kaderindir.
O'nu sev.
O'nun rızası için kaderini sev kardeşim..
O'dur seni kendinde tutan, seni ahirete hazırlayan.
Çünkü kaderini sevenler abad, sevmeyenler bedbaht olur.