Resulullah(sav)'in zikre olan düşkünlüğünden, hayatı süresince Rabbine karşı nasıl bir sevgi ve özlem içinde olduğunu hissedersin. Rabbinin yüceliğini her daim görüyormuşçasına hiçbir zaman O'nu anmaktan geri durmuyor; ilk uyandığında O'nun ismini anıyor,uyuyacağı zaman dudaklarının son kıpırtıları O'nu zikretmek için oluyor,günün sabahını zikirle karşılayıp gecenin karanlığında zikre devam ediyor ve tüm bu zaman aralıklarında dili Allah'ı anmakla ıslak kalıyor. İşte bu, kulluğun manalarını en derin şekilde göz önünde bulundurmaktan ve Allah Teala'ya duyulan sevgi ve saygıdan kaynaklanıyor.
"Onlar ki harfsiz konuşurlar. Zira zikir çekerler, Allah'ın ismini söylerler. Ve o isim ki hiçbir harfle hudutlanamaz, hiçbir sese sığdırılamaz. Onlar lisansız konuşmayı bilirler. İşitemezsin belki, ama onlar binbir mana söylerler. Zikir dediğin, dilin değil canın, gönlün sesidir. Ve gönlün sesi hep sessiz geçer. Kulağa değil de gönle değer o."
Sayfa 139Kitabı okudu
Reklam
Şeyh Ahmet Errufayi hazretleri bir sohbetinde şöyle buyuruyor: Bizim sohbetimiz denenmiş ilaçtır, bizden uzak olmak ise öldürücü zehirdir. Ey perdeli kişi: ilmin ile yetinip bize ihtiyaç duymayacağını mı sanırsın? Söyle bana; amelsiz ilmin ne faydası var? İhlas'sız amelin ne faydası var? ihlas'ın bile tehlikeli durumda ! Seni amel etmeye
Sünnet-i Seniyye
Resûlullah ﷺ şöyle buyurdu: "Biriniz yatağına yatacağı zaman elbisesinin bir ucuyla yatağını silksin. Çünkü yatağından ayrıldıktan sonra oraya hangi zararlının girdiğini bilemez. Sonra da şöyle desin: بِاسْمِكَ رَبِّ وَضَعْتُ جَنْبِي وَبِكَ أَرْفَعُهُ إِنْ أَمْسَكْتَ نَفْسِي فَارْحَمْهَا وَإِنْ أَرْسَلْتَهَا فَاحْفَظْهَا بِمَا تَحْفَظُ بِهِ
Allah جل جلاله Lafzının Sahih Söylenmesi...
Hamd âlemleri terbiye eden Allah'a olsun. Salat ve selâm Efendimize ailesine arkadaşlarına olsun. Toplumlar ve Milletler din anlayışlarında isim ve müsemmaya çok dikkat etmiştir. Her toplumun inanç anlayışı, verdiği değer ve isimlendirmesi çok kutsaldır. Bu kutsal değerlere yapılan değersizlik ve çirkeflik her zaman aşşallık olarak
Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” (İbâdetlerin efdali, müslimânları müslimân oldukları için sevmek, kâfirleri, kâfir oldukları için, sevmemekdir) buyurdu. Allahü teâlâ, Mûsâ aleyhisselâma, (Benim için ne işledin) diye sordukda, (Yâ Rabbî! Senin için nemâz kıldım, oruc tutdum, zekât verdim, ismini çok zikr etdim) deyince, (Yâ Mûsâ, nemâzların sana burhândır. Orucların Cehennemden siperdir. Zekât kıyâmet gününün sıcaklığından koruyan gölgedir. İsmimi söylemen de, kabr ve kıyâmet karanlığında seni aydınlatan nûrdur. Ya’nî bunların fâideleri hep sanadır. Benim için ne yapdın?) buyurdukda, Mûsâ “aleyhisselâm”, (Yâ Rabbî! Senin için olan ameli bana bildir!) diye yalvardı. Cenâb-ı Hak: (Yâ Mûsâ! Dostlarımı benim için sevdin mi ve düşmanlarıma benim için düşmanlık etdin mi?) meâlindeki âyet-i kerîme ile cevâb verdi.
Reklam
213 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.