Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Adı üzerinde 1000 kitap!
Arkadaşlar Alıntıları gezerken birine gözüm ilişti. Hedefe bir kullanıcı koyulmuş ve adama ağıza alınmadık sözler ile adamlığını bırakmadan, namussuzlugundan bahsederek emri bil maruf yapmaya çalışmış bazı sözde ehli sünnet tabakadan zatlar. Adamın yaptığı cürüm ise okuduğu erotik kitaptan alıntıları paylaşması.(Yaptığının iyi birşey olduğunu
"Allah benim için yeryüzünü dürdü. Ben de doğusunu-batısını gördüm. Ümmetimin mülkü yeryüzünün benim için dürülen mesafelerine kadar ulaşacak..." Allah'ın kulu ve Resûlü Hazret-î Muhammed ﷺ 🌹
Reklam
Medine'deydi. Hz. Ömer, bir gün Onu hasır üstünde uzanmış gördü. Vücudunda sert hasırın izleri görünüyordu. Dayanamayıp ağladı. - Ey Allah'ın Resûlü. Hükümdarlar, padişahlar kuş tüyü yataklarda yatarken... Sözlerini tamamlanmasına gözyaşları izin vermedi. Efendimiz ne demek istediğini anlamıştı. -Ömer dedi. Dünya nimetleri onların, ahiret saadeti de bizim olsa memnun olmazmısın?
Bir Ayet Göklerde ve yerde ne varsa O'nundur, itaat da daima ve yalnız O'na yapılır. Allah'tan başkasından mı korkuyorsunuz? (Nahl, 16/52) Bir Hadis Resûlullah (s.a.s.), 'Kim mirasçısına ait olan malı, kendi malından daha çok sever?' diye sordu. 'Ey Allah'ın Resûlü! Hepimiz kendi malımızı daha çok severiz.' dediler. Hz. Peygamber de 'O halde bilin ki kişinin malı, Allah yolunda harcadığı, mirasçısının malı ise Allah yolunda harcamayıp bıraktığıdır.' buyurdu. (Buhârî, "Rikâk", 12) Bir Dua Rabbim! Bana hikmet ver ve beni iyiler arasına kat. (Şu'arâ, 26/83)
Okuduğunu algılıyor musun?!
٥٢٩١ -...عَنْ زِيَادِ بْنِ لَبِيدٍ، قَالَ: ذَكَرَ رَسُولُ اللَّهِ ﷺ شَيْئًا فَقَالَ: ذَلِكَ عِنْدَ أَوَانِ ذَهَابِ الْعِلْمِ قُلْتُ: يَا رَسُولَ اللهِ وَكَيْفَ يَذْهَبُ الْعِلْمُ وَنَحْنُ نَقْرَأُ الْقُرْآنَ وَنُقْرِتُهُ أَبْنَاءَنَا وَيُقْرِئُهُ أَبْنَاؤُنَا أَبْنَاءَهُمْ إِلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ؟ فَقَالَ: «ثَكِلَتْكَ أُمُّكَ زِيَادُ، إِنْ كُنْتُ لَأَرَاكَ مِنْ أَفْقَهِ رَجُلٍ بِالْمَدِينَةِ أَوْ لَيْسَ هَذِهِ الْيَهُودُ وَالنَّصَارَى يَقْرَءُونَ التَّوْرَاةَ وَالْإِنْجِيلَ وَلَا يَعْمَلُونَ بِشَيْءٍ مِنْهَا ؟ 5291- Ziyad b. Lebid el-Ensârî dedi ki: Resûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) bazı şeylerden bahsedip: "İşte bu ilmin ortadan kaybolacağı zamandır" buyurdu. Ben: "Ey Allah'ın Resûlü! Bizler Kur'ân'ı çocuklarımıza öğretirken, onlar da kendi çocuklarına öğretecekken ve bu kıyamet kopuncaya kadar devam edecekken nasıl olur?" diye sorduğumda, Allah Resûlü (sallallahu aleyhi vesellem): *"Annen sensiz kalsın/vayy anasına(bunu sen mi diyorsun) ey Ziyad! Seni Medine ahalisinin en akıllılarından bilirdim. Yahudiler ile Hıristiyanlar da Tevrat ve İncil'i okumuyorlar mı? Ancak ondaki hiçbir şeyle amel etmiyorlar"* buyurdu. El-Mu'cemu'l-Kebîr Taberânî
Sirâcü’l- müttekin’den günün hadisi, Rabbim istifadeli eylesin..
(١٩٦) عَنْ أَبِي سَعِيدٍ الْخُدْرِيِّ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ : { أَيُّهَا النَّاسُ ، تَصَدَّقُوا} {يَا مَعْشَرَ النِّسَاءِ تَصَدَّقْنَ ، فَإِنِّى رَأَيْتُكُنَّ أَكْثَرَ أَهْلِ النَّارِ}. {تُكْثِرْنَ اللَّعْنَ ، وَتَكْفُرْنَ الْعَشِيرَ ، مَا رَأَيْتُ مِنْ نَاقِصَاتِ عَقْلٍ وَدِينٍ ، أَذْهَبَ لِلبِّ الرَّجُلِ الْحَازِمِ ، مِنْ إِحْدَاكُنَّ ، يَا
Reklam
Hz. Muhammed, (sav) sahabesi olan İbn-i Mesûd'un rivayet ettiği meşhur bir hadiste şöyle buyurmuştur: Allah'ın Resûlü (sav), bir çizgi çizerek bize şöyle dedi: "Bu Allah'ın dosdoğru yoludur." Sonra bu çizginin sağ ve sol taraflarına başka çizgiler çizerek dedi ki: "Bunlar ise diğer subuldür [sebil kelimesinin çoğulu]. Her birinde ona çağıran bir şeytan vardır." Sonra da "İşte müstakim olan sırâtım budur; ona tabi olun. Sizi ondan ayıracak başka subule tabi olmayın" âyetini okudu (6:153).
lucce

lucce

@luccei_bisahil
·
29 Nisan 07:29
"Yol" ve "tarik" mânâsına gelen sırat kelimesi, aslında İngilizce street kelimesi ile benzeşir, her ikisi de Latincedeki "taşla döşenmiş yol" anlamına gelen strāta kelimesinden türemiştir. Şırat kelimesini ma- rife haline (es-sırät) getirerek 𝗯𝘂 𝗮̂𝘆𝗲𝘁, 𝗱𝗮𝗹𝗮𝗹𝗲𝘁𝗶𝗻 𝘀𝗮𝘆ı𝘀ı𝘇 𝘆𝗼𝗹𝗹𝗮𝗿ı 𝘆𝗲𝗿𝗶𝗻𝗲, 𝗵𝗶𝗱𝗮𝘆𝗲𝘁𝗶𝗻 𝘀𝗮𝗱𝗲𝗰𝗲 𝗯𝗶𝗿 𝘁𝗲𝗸 𝘆𝗼𝗹𝘂 𝗼𝗹𝗱𝘂𝗴̆𝘂𝗻𝘂 𝗶𝗺𝗮 𝗲𝗱𝗲𝗿. Aslında Kur'ân'da sırat kelimesi, çoğunlukla "dosdoğru yol" anlamında kullanılır ve asla çoğul haliyle geçmez. Klasik Arapça âlimlerinin çoğuna göre, sırat kelimesinin çoğul hali bile yoktur ve dolayısıyla hedefe giden tek bir yol olduğuna işaret eder. Bu durum, "yol" ve "tarik" anlamına gelen ve dolayısıyla sırat kelimesinin yakın eş anlamlısı olan sebil in tam aksidir. Zira sebil kelimesinin çoğul hali de mevcuttur.
Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "İslam, beş esas üzerine kurulmuştur: Allah'tan başka ilah olmadığına ve Muhammed'in Allah'ın Resûlü olduğuna şehadet etmek, namaz kılmak, zekat vermek, haccetmek ve Ramazan orucunu tutmak."
''Allah Resûlü okuyor Allah'ın Kitabı'nı aramızda Şafak söktüğü, tan yeri ağardığı sırada Doğru yolu gösterdi bize körlükten sonra Kalplerimiz onun söylediği her şeye inanmıştır doğru olduğuna O geceleri geçirir yatağından uzakta Müşriklere ağırlık çöktüğü zaman yataklarda.'' Abdullah b. Revâha
Ashab-ı kiram bunalınca, dertlenince senin (ﷺ) yanına dizlerinin dibine gelirlerdi ve huzur bulurlardı. Biz nereye gidelim ey Allah'ın Resûlu (ﷺ).
Reklam
EFENDİMİZ (SAV)'İN TEBLİĞ METODU
Hz. Enes (ra) anlatıyor: Ukl ve Ureyne kabilelerinden bir grup insan Resûlullah (sav)'ın yanına gelip; "Ey Allah'ın Resûlü (sav)! Biz hayvancılıkla uğraşıp sütle beslenen (çöl) insanlarıyız, (çiftçubukla uğraşan) köylüler değiliz." dediler. Bu sözleriyle, Medine'nin havasının kendilerine iyi gelmediğini ifade ettiler. Resûlullah, onlara (hazineye ait) develerin ve çobanın (bulunduğu yeri) tavsiye etti. Kendilerine oraya gitmelerini, develerin sütlerinden ve bevillerinden içmelerini söyledi. Gittiler, Harra bölgesine varınca, İslâm'dan irtidâd ettiler. Hz. Peygamber (sav)'ın çobanını da (gözlerini oyup el ve ayaklarını keserek) öldürüp develeri sürdüler. Haber, Hz. Peygamber (sav)'e ulaştı. "Resûlullah, derhal arkadaşlarından takipçi çıkardı (yakalanıp getirildiler). Gözlerinin oyulmasını, ellerinin kesilmesini ve Harra'nın bir kenarına atılmalarını ve o şekilde ölüme terkedilmelerini emretti." (Buhârî, Muhâribin 16, 17, 18, Diyât 22, Vudû 66, Zekât 68, Cihâd 152, Megâzî 36, Tefsir, Mâide 5, Tıbb 5, 6, 29; Müslim, Kasâme 9, (1671); Tirmizî, Tahâret 55, (72), Et'ime 38, (1846); Ebû Dâvud, Hudud 3, (4364-4371); Nesâî, Tahrimu'd-Dem 7, (7, 93-98); İbnu Mâce, Hudud 20, (2578) / Maide Suresi 33. Ayet)
“MUHAMMED MUSTAFA (S.A.V.) ALLÂH’IN RESÛLÜ VE İNSANLARIN EFENDİSİDİR”
İmâm-ı Rabbânî (k.s.) Hazretleri buyurdular: Bütün insanların en faziletlisi olan Resûlullah (s.a.v.) Efendimizin fazileti hakkında rivâyet olunanların birkaçını yazarak, âhiretteki kurtuluşa vesile kılmak istedim. Ancak ben sözlerimle onu methediyor değilim, bilakis onun vesilesiyle sözlerimi güzelleştiriyorum... Ben derim ki: “Şüphesiz,
"Andolsun, sizin için, Allah'ı ve ahiret gününü umanlar ve Allah'ı çokça zikredenler için Allah'ın Resûlü'nde güzel bir örnek vardır." (Ahzab, 33/21)
Allah Resûlü (s.a.s) şöyle buyurmuştur: "Muhammed'in nefsini elinde tutan Allah'a yemin ederim ki, içerisi neşeyle dolan bir ev ancak gözyaşıyla dolmuş demektir. Bir neşe olmasın ki, onun peşini keder izlemesin."
Şöyle buyurdu Allah'ın Resûlü ﷺ;
"Kolaylaştırınız! Zorlaştırmayınız! Müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz! Birbirinizle anlaşın, iyi geçinin, ihtilâfa düşmeyin!" (Buharî, 3:72)
1.179 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.