Seviyorum. Demek alnımın yazısı böyleymiş. Demek talihim böyleymiş. O da beni seviyor... Bütün bunlar korkunç şeyler, öyle değil mi? Güzel bir şey değil bu, ha?
Gidemem gidemem, seni terk edemem
Ölürüm ölürüm, ben sensiz edemem
Gidemem gidemem, seni terk edemem
Ölürüm ölürüm, ben sensiz edemem
Canısı, canısı, canısı
Canısı, canısı
Ömrümün yarısı
Ben senden ayrılmam
Alnımın yazısı
Canısı, canısı
Ömrümün yarısı
Ben senden ayrılmam
Alnımın yazısı
Duymasam sesini, tutmasam elini
Tatmasam tenini, buna dayanamam
Duymasam sesini, tutmasam elini
Tatmasam tenini, buna dayanamam
Canısı, canısı, canısısı.
Yûsuf,dedi Züleyha,sana gel benim kaderim ol demem. O kadar ki,güldeki sevda,çöldeki ateş,denizdeki su kadar kadersin bana. Bak alnına,iki kaşının ortasına. Orada benim mührüm var. Alnımın yazısı olduğun kadar,alnına da yazıyım.
-Hayır, olamaz! diye bağırarak tekrar kızağa atladım. Kader böyleymiş, alnımın yazısı bu! Çek, oraya çek!
Sabırsızlıkla arabacının boynuna bir yumruk indirdim.
Zavallıcık:
- Ne oluyorsun bey, niye vuruyorsun? diye sızlandı.
Gene de atı öyle bir kırbaçladı ki, hayvancağız çifte atmaya başladı.
Gidemem gidemem
Seni terk edemem ölürüm
Ben sensiz edemem
Canısı ömrümün yarısı
Ben senden ayrılmam
Alnımın yazısı
Duymasam sesini
Tutmasam elini
Buna dayanamam
Ben senden ayrılmam...
İbrahim Erkal.