Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Alperen Onay

Alperen Onay
@alperenony
Gazı Üniversitesi
Öğrenci
Ankara
Istanbul
15 okur puanı
Temmuz 2017 tarihinde katıldı
136 syf.
·
Puan vermedi
·
29 günde okudu
Yedi Güzel Adam
Yedi Güzel AdamCahit Zarifoğlu
7.8/10 · 18,5bin okunma
Reklam
Kuşkusuz. Yanımda olaydın Testiyi deler ırmağı temizlerdik Avucumuzla buz gibi içer Bileğimizden akan toprağa düşerdi
Sayfa 127Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Her doğan çocukla orda Birlikte. Daha yeryüzüne bakınamadan Kırbaçlanırız uyumaya. Anakarnı yorgunluğumuz alınmadan Vurulur kollarımıza ve. Çarpılır dizimiz dizimize
Sayfa 119Kitabı okudu
soğuk bir intihar
yıldızlar damlıyordu parmak uçlarından kısa kirpiklerine ne kızlar asılı elektrik çıtırtısı yok gibi saçlarından yüzünde görünmez bir şiir yazılı bir türlü anlaşılamadı nedeni nasılı belki bir çağrışım işlenmemiş suçlarından gülümsemesi bile ne kadar acılı sanki gözyaşları dudaklarından bu dünyaya ait her yanlışa meraklı yanılgılar üretiyor uzlaşmazlığından kendini çok dağıtmış herkesten alacaklı uykuları kilitli koyu baş ağrısından yalnızlığa saklanması kaçıp dünyalılardan çünkü duygusallığı onlardan farklı soluğu tıkanıyor o lazer tabancasından soğuk bir intihar ki hani içinde saklı Atilla İLHAN
Reklam
Senden ışıklandırılmış havuzlarımda Ve gizli su yollarımda Sözün ediliyor O sen sen Gölgemi bırak beni sürme Ben benimleyim İçim büyük sabırla haşlandı İçim ey İçim bu yolculuk nereye Yine bir şehrin ölümünü başlatır gibisin
Sayfa 102Kitabı okudu
Senin elin söyler Avucunun toprağa değip donan çizgileri Anlatır İstasyon çayevini dolduran gebeyi Aşkın Şişen bir yara gibi gelişip İçimizden iki yolcu gibi gideceğini Venedik birdenbire kavruldu Nedensiz ve niçin Çün korkunç Ve savaşla gidiyorsun Ama ancak sen Vurulduktan sonra ve kurşun Benden ayrıldı Ve gittin Dağ çöktü
Öpüşümüz gizli olmalı Öpebilirsek uzanıp kaderlerimizden öpmeli Sıcak gözyaşı ve şikayetle Ağzı konuşmaz kılan Ağzımızda Dilimizi şişiren ayrılık bademi
Ölü Vakitleri Yaşamak İhtiyar Evlerde
Duvarları çatlak Tavanı dökülmeye hazır Temelinde bitlerin karıncaların ince bacaklı böceklerin gezindiği İhtiyar evlerde Zamanı çekip üstümüze Örtüyoruz kirli ve açık yerlerimizi. Bir şey mi var Sandık diplerinde saklanan merdiven altlarında unutulan Ahır köşelerine atılmış paslı çivilerine asılmış duvarların Nedir bizi bağlayan bütün bunlara ve geçen zamana. Siz oturdunuz mu hiç kıldan ince uçurumlarda Biz yatıyoruz her gün beli bükülmüş duvar diplerinde Uykumuz ürkek ceylanlara benziyor Bazan yorgun taylara. Biz sessiz ve kaygan zaman üstünde Unutmuş ve aldırmaz görünüyoruz Gıcırtılı merdivenlerden çıkan ölümü. Biliyoruz işliyor saat tıkır tıkır Her yerde ve her şeyde Sesini çizerek sonsuzluğa Tıkırtıların kımıltıların ve uzayan ağaçların.
Yapayalnız dolaşıyor bu çağın insanı. Çünkü birlikte yürüyecek kadar güvenmiyor kimse birbirine. Nuri Pakdil
Reklam
Birin ikincisi sal merhamet bulutlarını- kurut içimizdeki öfke mayalanmalarını
Önünü alamıyorum bu kör gidişlerin yollarda Herkes bir yere gidiyor önünü alamıyorum Çaresiz direniyorum bu dönüm noktalarında kimse elini uzatmıyor Bir gürültülü yaşamağa gidiyor dünya boşalan bir deniz gibi Bu sesler ormanında kaybolan bir çağ bu. Nereye gitsem hep apartmanlar çıkıyor önüme Alıp başımı duvarlara çarpıyor bu yollar Gidip gelmelerim bu dar sokaklarda İnsanların koşup dolduğu bu dar yapılarda Bir kısır döngüye girmek için bütün çabalar Biz bunun için mi geldik.
KARANLIK DUVARLAR
Şu dar odanın katı yalnızlığında Ve her şeyin çıplaklığında Durup bir pencereyi deniyorum Gizliliğin dışına çıkıyorum Araçların İnsanların Şehrin ve meydanların ve kalabalığın ve herşeyin İçimde yalnız ve yapraksız Bir kavak ağacı büyüyor -- Çıplak ve göğe doğru -- Ama küskün ama yalnız ama yapraksız ve uzun Bir ağlama duvarı bu. Yatak ve yorganın kuru yalnızlığında Ve aklın dar yalnızlığında Şehrin ve herşeyin Ve kalabalığın yorgunluğunda Saçların ve parmakların Ve gözlerin ve gecenin bu bulanık çağında Ve aynaların sığ görünümünde Bunalıyorum. Susmanın kalesine sığınıyorum Önümde karanlıktan duvarlar Sırtımda insan yüklü bir gök var.
Yattığım Kaya
Bu akşam o kadar durgun ki sular Gömül benim gibi kedere diyor. İçimde maziden kalma duygular Ağla geri gelmez günlere diyor. Ey gönül, gidenden ümidini kes! Kaçan bir hayale benziyor herkes, Sanki kulağıma gaipten bir ses Buluşmalar kaldı mahşere diyor. Enginden engine koşarken rüzgar, Bende bir yolculuk heyecanı var... Yattığım kayaya çarpan dalgalar Çıkıver bir sonsuz sefere diyor
85 öğeden 46 ile 60 arasındakiler gösteriliyor.