Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
alper
alper
@alperkanik
Ankara
34 kütüphaneci puanı
694 okur puanı
Şubat 2015 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Okuma Hedefleri
Octavia E. Butler'ın, Örüntücüler Dörtlemesi'ni oluşturan dört romanı tek ciltte toplayan Tohumdan Hasada bana göre türün başyapıtlarından birisi. Hikâye, Anyanwu adında, 17. yüzyıl Afrika'sında yaşayan ve şekil değiştirme ve şifacılık yeteneğine sahip bir kadının Doro adında, bedenleri ele geçiren ve psişik bir insan türü yaratmaya çalışan yıkıcı bir varlıkla karşılaşmasıyla başlıyor.
Dörtlemenin özellikle ilk kitabı olan “Yabani Tohum” güçlü mesajlarıyla öne çıkıyor ve sanki her kitapta bu mesajların yoğunluğu azalıyor. Birinci kitabın doğrudan devamı gibi olan ikinci kitap ile Doro binlerce yıllık yapay seçilim arayışında bir nihayete varıyor ama aynı zamanda onu bekleyen de çok büyük bir sürpriz var. :) Üçüncü kitap ile ise seriye yeni bir “oyuncu” ve dolayısıyla yeni bir tür daha giriyor :)
Tohumdan Hasada kölelik, sömürgecilik, ırk, cinsiyet eşitsizliği gibi önemli sosyal meselelerin yanı sıra yapay seçilim, güç, özgür irade gibi konularıyla felsefi ve etik sorgulamalara yer veriyor. Yazarın etkileyici ve sürükleyici dili hikayenin temposunu neredeyse hiç düşürmüyor. Hikaye boyunca gördüğümüz güçlü ve karmaşık karakterler: Anyanwu, Doro ve diğer karakterler, derinlikli ve çelişkili kişilikleriyle öne çıkıyor. Her karakterin kendine özgü motivasyonları ve hedefleri var ve bu da hikâyeyi daha da sürükleyici hale getiriyor.
10 üzerinden tüm hikayeyi 4 kitabın ortalaması ile 8 olarak puanladım.
Yabani Tohum - 10
Zihnimin Zihni - 8
Clay’s Ark - 7
Örüntübaşı - 7
Ölü Dağcı Oteli , bir dağ oteline tatil için gelen ve gizemli olaylarla karşılaşan bir polis müfettişinin merkezinde olduğu olayları anlatır. Roman, hem polisiye hem de bilimkurgu türlerinin özelliklerini taşıyor.
Hikaye boyunca, müfettiş Glebsky, oteldeki diğer konukların kimliklerini, niyetlerini ve sırlarını çözmeye çalışıyor ve sonunda, olayların hiç de göründüğü gibi olmadığı ortaya çıkıyor.
Kitabın akıcı, sade bir dili var yazarlar hikaye boyunca okurun merak duygusunu hep canlı tutuyorlar. Burada bir - iki yoruma detaylarına bakmadan göz atmıştım ve o yorumlar kitap ile ilgili beklentilerim düşürmüştü ama ben hikayeyi ve Strugatski kardeşlerin az şey anlatarak çok şey ifade etmelerini beğendim.
Ne diyordu Strugatski kardeşler:
"Bilinmeyen, düşünceye heyecan katar, kanın damarlarda daha hızlı akmasını sağlar, şaşkınlık veren fantaziler doğurur, vaatlerde bulunur, yeni keşiflere çağırır. Bilinmez, karanlık gecenin dipsizliğinde yanıp sönen bir ateşe benzer. Ama bilinir hâle gelir gelmez yalınlaşır, grileşir, rutinin tekdüzeliğiyle kaynaşır." S12
Afşin Kum’un Kırk Üçteki Korkunç Traktör Yağmuru kitabında 19 öyküsü var. Kitabın dördüncü öyküsü "Yeni Hayat Dükkanı " Pangea'dan çıkan Bilimkurgu kulübü seçkisi olan "ilk" öykü derlemesinin de ilk :) öyküsü ve beni Afşin Kum ile tanıştıran öykü. .
İlk kitabının en beğendiğim öyküsü olan “Yeni Hayat Dükkanı” için “Yeni
Okur Takip Önerileri
Özellikle ötekileştirme, ayrımcılık hoşgörü ahlak ve etik gibi temaların yoğun olarak işlendiği insandan Öte romanı, etkileyici hikayesi, karakterleri ve önemli mesajlarıyla okuyanı derinden etkileyecek akıcı ve anlaşılır bir okuma deneyimi sunuyor.
Dinozor Öyküleri dört öykü ve iki şiirden oluşan kısa bir öykü derlemesi. Bu öykülerden ikisi yine İthaki BKK’den Mehmet Moralı çevirisi ile yayınlanan “Güneşin Altın Elmaları” kitabından tanıdık gelecektir.
“Sis Düdüğü” ve “Bir Gök Gürültüsü” öyküleri Güneşin Altın Elmaları kitabında da var.
Dört öykü ve iki şiirden oluşan bu kısa kitap, zaman yolculuğunun tehlikelerinden çevreye dair uyarılara, hayal gücünün gücünden insanlığın konumuna kadar birçok temayı ele alıyor.
Stephen King'in Richard Bachman takma adıyla yazdığı "Ateş Yolu"nun hikayesi öfke, umutsuzluk, intikam gibi duyguları ele alan ve aynı zamanda 1970'lerin Amerika Birleşik Devletleri'nde yaşanan ekonomik ve sosyal değişimlerin bir yansımasının anlatıldığı bir hikaye olarak görülebilir.
King, romanında bu değişimlerin yarattığı endişeyi ve karamsarlığı hikayesine yansıtır.
Aslında hikayede King romnalarından bekleyeceğimiz gerilim ve olaylar yok. Hikayenin karakterleri çok derinlikli değiller en azından karmaşık değiller, onlardan ne yapulması bekleniyorsa onu yapıyorlar.
Hem yaşadığı kasabada hem çalıştığı işinde gerçekleşen ve süregiden değişim, özel yaşamındaki parçalanma Bart Dawes'in dünyasına yol çalışması nedeniyle evinin istimlak edilmesiyle de son çiviyi çakıyor. Bundan sonrası öfke, umutsuzluk ve intikam arayışı.
Ateş Yolu derinlikli karakterler ve derinlikli bir hikaye beklentisinde olmadan okunabilecek King kitaplarından birisi.
İletişim yayınlarının Mehmet Özgül çevirisiyle yayınladığı Çehov Öyküler cilt 3 - Kırlarda Bir Gün - Anton Çehov’un 1886 yılında kaleme aldığı öykülerden seçilerek hazırlanmış.
Kitap da şu öyküler var:
CİLT 3 ÖYKÜLER:
1- Cadı
2- Küçük Bir Şaka
3- Kurt
4- Baharda
Leibowitz İçin Bir İlahi, Amerikalı yazar Walter M. Miller Jr.'ın 1959'da yayınlanan post-apokaliptik romanıdır. Roman, 20. yüzyılın sonlarında nükleer bir savaşın ardından çökmüş bir dünyada geçmektedir. Bu dünyada, hayatta kalanlar, bilim ve teknolojinin yok edilmesiyle birlikte karanlık çağ dönemine geri dönmüşlerdir.
Hikayeyi kıyamet sonrası sosyal bilim kurgu olarak tanımlamak yanlış olmaz diye düşünüyorum. Roman, üç bölümden oluşmaktadır ve her bölüm, Ateş Tufanı'ndan sonra aralarında yüzlerce yıl olan insan uygarlığının yeniden yükselişini anlatmaktadır.
Kitabın okuması hristiyanlık öğretilerini bilmeyen benim gibi okurlar için ne yazık ki çok akıcı değil, dipnotlar bu konuda okura çok faydalı olmasına rağmen yine de el altında bir arama motorunun bulunması okumayı olmasa bile anlamayı kolaylaştırıcı olacaktır.
Kısaca hikaye için Nükleer savaşın taş devrine geri döndürdüğü insan uygarlığının yeniden yükselişi ve çöküşü diyebilirim.
Tim Powers Anubis Kapıları romanıyla zaman yolculuğu, mitoloji, tarihsel kurguyu ve fantastiği okura bir arada sunuyor.
Roman, 1983'te yaşayan Brendan Doyle adlı bir İngiliz akademisyenin etrafında dönüyor. Doyle, bir zaman yolculuğu deneyine katılır ve hikaye de burada başlar.
Fantastik, bilimkurgu, mitoloji ve tarihsel kurgunun bir
Carl Zimmer'ın 2014 yılında dilimize çevrilen kitabı “Evrim: Bir Fikrin Zaferi” evrim teorisinin tarihini ve önemini anlatan detaylı bir çalışmadır. Zimmer, evrim teorisinin gelişimini, Darwin'in çalışmalarının yanı sıra, Darwin'den önce ve sonra evrim teorisine katkıda bulunan diğer çalışmaları da inceleyerek anlatır.
Kitap, evrim teorisinin temel kavramlarını ve kanıtlarını ve ayrıca doğal seçilim, genetik varyasyon ve adaptasyon gibi kavramları ayrıntılı olarak ele alıyor ve bu kavramların evrimi nasıl açıkladığını gösteriyor.
Çok sayıda resimlerin olduğu kitap, evrim teorisine ilgi duyan, evrim teorisinin temellerini, teorinin tarihini anlamak isteyen veya evrim teorisinin modern bilimdeki önemini öğrenmek isteyen tüm okurlara hitap ediyor.
Nobel fizik ödüllü Freeman J. Dyson "Güneş Genom İnternet" isimli kitabı 1999'da yayınlanmış ve dilimize 23 yıl gecikmeyle 2022 yılında çevrilmiş.
Dyson kitabın hazırlıklarına 1997’de başlamış ve bu tarihin daha öncesinde 21. YY için en önemli olabilecek teknolojik gelişmeleri şöyle listelemekteymiş.
- Genetik mühendislik
- Yapay zeka
- Uzay yolculuğu
1990'lardan sonra ise bu düşüncesinde değişikliğe gitmiş. YZ ve uzay yolculuğunun önemli olmaya devam ettiğini ancak bu ikisini listesinden çıkardığını yeni listesinin
- Genetik mühendislik
- Güneş enerjisi
- İnternet
olduğunu söylemekte.
Dyson, içinde yaşadığımız yüzyıl için önemli olacağını düşündüğü her bir teknoloji devrimini geniş bir bakış açısıyla ele almakta ve bunların potansiyel etkilerini hem olumlu hem de olumsuz yönleriyle değerlendirmekte. Dyson, bilimsel devrimlerin her zaman hem olumlu hem de olumsuz etkileri olabileceğini, bu nedenle, bu devrimleri sorumlu bir şekilde kullanmanın yollarını bulmanın sosyal adaleti de sağlamak için önemli olduğunu düşünmekte.
Freeman J.Dyson, yüzyılımıza damgasını vuracağını düşündüğü bu bilimsel devrimlerin insanlığın hastalık, beslenme, yoksulluk, iklim, nüfus, sosyal adalet gibi bir çok sorunlarını çözmek adına önemli bir fırsat olacağını savunmakta.
Kitap, Dyson'ın yüzyılımız için önemli bulduğu bilimsel konulara ilgi duyan herkes için kısa bir kitap olmasına rağmen ilgi çekici ve bilgilendirici bir okuma deneyimi sunmakta. Okurun bu konular üzerinde düşünmesine ve bu konular hakkında tartışmasına rehber olmaktadır.
Mara ile Dann: İnsanlığın Geleceğine Dair Bir Hikaye.
Doris Lessing'in 1999 yılında yayınlanan Mara ile Dann romanı, günümüzden binlerce yıl sonra, insan uygarlığını yeryüzünden silmekte olan yeni bir kuraklık çağının ortasında, hayatta kalmak için bir savaş veren iki kardeşin öyküsünü anlatıyor.
Roman, Mara ve Dann adında iki kardeşin, ailelerinden koparılarak, ücra bir köyde, yeni adlarla
Kitap iki öykü bir kurgu dışı metin ve bir de yazar ile yapılmış bir söyleşiden oluşmakta. Öyküler için söyleyebileceğim tek şey iki öykü de benlik değildi, kötüydü. Öyküleri daha çok "tuhaf" ve "gerçeküstü" öyküler olarak tanımlayabilirim. Kitabın benim için tek iyi tarafı yazarla yapılan söyleşinin olduğu bölüm.
Stanislaw Lem'in "Kör Talih" romanı, şans, rastlantı, olasılık ve kaos gibi kavramları irdeleyen bir polisiye romanıdır. Lem, bu kavramların doğasını ve birbiriyle olan ilişkilerini sorgular. Romanda, bu kavramlar üzerinden bir dizi gizemli ölüm olayı anlatılır.
Romanın baş karakteri özel dedektiflik yapan eski bir astronotdur. Dedektif bir dizi gizemli ölüm olayını araştırmak için görevlendirilir. Ölümlerin arkasında bir komplo mu vardır, yoksa hepsi kaza mıdır? Dedektif soruşturması sırasında bu soruların cevabını bulmaya çalışırken, şans, rastlantı ve olasılık gibi kavramlar üzerine de düşünmeye başlar.
Lem, geleneksel dedektif romanlarında olduğu gibi, olay örgüsünü ve gizemi çözmeye odaklanmaz. Bunun yerine, romanı daha çok bir felsefi tartışma platformu olarak kullanır. Roman, şans, rastlantı ve özgür irade gibi kavramları tartışır. Lem, bu kavramların doğasını ve birbiriyle olan ilişkilerini sorgular.
"Kör Talih" okuduğum iyi Lem romanlarından biriydi.
Kitabı okuyacak olanlara öncelikle bölüm adları ve kronoloji ile ilgili bir uyarıda bulunayım. Tüm bölüm adları “Bir ” veya “İki” olarak isimlendirilmiş. Kitap “iki” olan bir bölüm ile başlıyor ve sonra “bir” olan bölüm geliyor. Hikaye belirli bir kronolojik sıralamayı izlemiyor. Okurken fark edeceğiniz üzere “Bir” ile başlayan bölümler hikayenin ana karakteri Red’i izliyor “iki” olan bölümler ise başka zaman ve mekanların olduğu hikayeler.
Zelazny diğer kitaplarında da olduğu gibi mitolojiye ve tarihe çok sayıda göndermelerin olduğu bir hikaye anlatıyor bize. Hikayenin içinde doğrudan referanslar verilen Walt Whitman’ın Çimen Yaprakları kitabı ve Baudelaire'in Kötülük Çiçekleri kitapları muhtemelen meraklı okurun bu kitapları da okumak istemesine vesile olacak. Kitaplar, tarih, ve mitoloji dışında Marquis de Sade veya Ambrose Bierce gibi karakterlerle de “Yol” da karşılaşıyoruz.
Tipik bir Zelazny hikayesi diyeceğim “Yol İşaretleri” anlattıklarıyla ilk bakışta göründüğünden çok daha fazlasını anlatıyor.. Hikaye hakkında sürpriz bozan olmadan başka bir şey yazamadım ama tüm hikaye için şunu diyebilirim. Zelazny “Yol İşaretleri” kitabı kendini arama, kim olduğunu bulma, bir varoluş hikayesi.
“Yol her zaman buradaydı ve Yolda olan bizler de her zaman buradaydık. Dünya devam ediyor Yol devam ediyor, biz devam ediyoruz.”
