Yaprak dökme telaşında bir ağaç, Nedir, bu yarı ölüme sevdalanmak nedir Şehrin doğu yakası köşede belirir Ve ben bir sokak kedisiyle bunu tartışırım Karışırım geceden önceki son seslere Daha önce gönül yormamış bir sokak, Meğer oraya uçmuş kayıp kelimeler Yedi yıllık birikmiş uykularım gibi Dağın yüreğini bulan ermiş edasıyla Yürüdüm, yürüdüm, içimde yürüttüm şehri -Burak yasin taş
Kötü kalpli ya da iyi kalpli diye ayırabilir miyiz insanları gerçekten Merhametli ya da vicdansız diye peki İyilik ve kötülük var mı gerçekten Varsa da bunlar nedir Birbirlerinin zıttı mı yoksa yokluğu mu Belki de eksikliğidir, bilmiyorum Ne nedir, kim kimdir Gerçek ne, yalan ne İyi ne, kötü ne Her şey çok karışık her şey çok çelişkili Kafam karışıyor, aklım bulanıyor Seçim yapmam gerek ama yolumu bulamıyorum Tökezliyor düşüyor yanılıyor ağlıyorum Yardım yok af yok sadece tek bir şey var SEÇİM Zıtlıkların dünyası seçimlerle dolu Doğru yok yanlış yok seçim var sadece Sonuç aynı halbuki Neyi seçersen seç karşına yeni seçimler çıkıyor Ağaç kökleri gibi Sonu olmayan ağaç kökleri Dallanıyor, dallanıyor, dallanıyor seçim ağacının kökleri Sonu yok, kurtuluş yok, kaçış yok
Reklam
Kavuşmak nedir ki sevdiğim Uzak kadar yakın değil hiçbir şey Düşün ki Hozat'ta bir yalnız ağaç Ve zühre yıldızı Nasıl da sevişirler gece boyu Binlerce ışık yılına inat... #RuhanMavruk
"Barbar" kelimesinin başka bir anlatım biçimi.
Serenad
Serenad
" Benim tezim, bütün halkların, bütün kültürlerin birbiri hakkında önyargılara sahip olduğudur. Eğer bir gün bu önyargı kelimeleri, yani Avrupa dillerindeki barbar, Japon dilindeki gaijin, Müslümanlardaki kâfir, Almanlardaki Ari olmayan gibi önyargı sıfatlarını kaldırabilirsek, amacımıza ulaşabiliriz. Amaç nedir derseniz, bence tam olarak şudur: İnsanın değerinin sadece insan oluşundan geldiği; din, milliyet, cinsiyet, renk, cinsel tercih, siyaset gibi birtakım ön sıfatlarla ayrımcılığa uğratılmadığı bir hümanizm anlayışı.” Zülfü Livaneli Serenad
Hocam...
Sizlere emanet şu körpe yavrum, Ortalıkta sürtüp gezmesin hocam! Gözümün çırası tek kaygım, tasam, Aç, cahil, perişan kalmasın hocam! Fidanıma hoş bak, aman solmasın, Kahraman yetişsin korkak olmasın, Rabbini tanısın, dinsiz kalmasın, Ahırette yakanı tutmasın hocam! Millet şerefini hem şeref bilsin, Kur’anı okusun, hak nedir görsün. Her bir kötülüğü aklından silsin, Kendi milletine çatmasın hocam! Cahil bir anayım, ne diyem daha! Benim diyeceğim evlâdım aha: Hep dua ederim, yüce Allah’a, Sonunda anarşist olmasın hocam! Bilal IŞIKLI (Konya)
Unutmamıza rağmen okumanın amacını anlatan çok beğendiğim bir yazıydı.
Çok kitap okudum ama çoğunu unuttum. Ama o zaman okumanın amacı nedir? Bir zamanlar bir öğrencinin ustasına sorduğu soru buydu. Usta o anda cevap vermedi. Ancak birkaç gün sonra, o ve genç öğrenci bir nehrin yanında otururken, susadığını söyledi ve çocuktan oradaki eski bir kirli elekle ona biraz su getirmesini istedi. Öğrenci başladı, çünkü bunun mantıksız bir istek olduğunu biliyordu. Ancak efendisine karşı çıkamadı ve eleği alarak bu saçma görevi yerine getirmeye başladı. Efendisine götürmek için süzgeci nehre her daldırdığında, ona bir adım bile atamadı, süzgeçte bir damla bile kalmadı. Onlarca kez denedi, ama kıyıdan efendisine daha hızlı koşmaya çalıştığı kadar, su elekteki tüm deliklerden geçmeye devam etti ve yol boyunca kayboldu. Yorgun bir halde ustanın yanına oturdu ve "Ben o elekle su alamam. Affet beni usta bu imkansız ve ben işimde başarısız oldum" dedi. “Hayır yaşlı adam gülümseyerek cevap verdi; başarısız olmadın. Elek bak, şimdi yeni gibi. Deliklerinden süzülen su onu temizledi" "Kitap okuduğunda devam etti yaşlı usta ; bir elek gibisin ve onlar nehir suyu gibi" "İçinde akıttıkları tüm suyu hafızanda tutamasan da önemli değil, çünkü kitaplar ancak fikirleriyle, duygularıyla, hisleriyle, bilgileriyle, sayfalar arasında bulacağın gerçekle, zihninizi ve ruhunuzu arındıracak, sizi daha iyi ve yenilenmiş bir insan yapacaktır. Okumanın amacı budur”.
1.000 öğeden 571 ile 580 arasındakiler gösteriliyor.