Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.7
ercanscgn.
ercanscgn.
@amor_patriae_nostra_lex
Ordu
27 kütüphaneci puanı
2522 okur puanı
Eylül 2017 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
375 syf.
·
Puan vermedi
Ben yazardan önce şairim diyor Rıfat Ilgaz. Birçoğumuz ise "Hababam Sınıfı" efsanesinden kaynaklı olarak önce yazar olarak biliyoruz ve şair kimliğini ikinci plana itiyoruz.
1940'lı ve sonrası çalkantılı yılların dünyasını araştırdıklarımızdan, izlediklerimizden, okuduklarımızdan öğrenmeye çalışıyoruz büyük çoğunluğumuz yaşlarımız itibariyle ve elbette o dönemi yaşayanların karşılaştıkları toplumsal, ekonomik, yönetimsel zorlukları, baskıları, yaşam koşullarını bizzat kendi edebiyatlarından okuduğumuzda, yaptıkları eylemsel ve fikirsel mücadelelerinin şiddetini ve yoğunluğunu cümlelerinde hissettikten sonra ve bugünün karın ağrısı romantizminin, göstermelik idealizminin, 32 megapiksel bir telefon için verilen yaşam kavgasının ve mücadelesinin! yapaylığı ve saçmalıklarını kıyaslayınca; hayatımızdaki öncelik sıralamalarının ne kadar da rasyonellikten uzak olduğu aşikar ortaya çıkıyor galiba.
Şiirlerindeki duruluk, mizah, alay ve sıradan insanlar üzerine konu seçimleri, yapmacıksız, özgün üslubu eserlerini değerli kılıyor.
Şiirleriyle tanışmadıysanız geç kalmamanızı tavsiye ederim.
İyi okumalar...
80 syf.
·
Puan vermedi
Kendini ve yaşamı anlama, anlamlandırma olarak varoluş üzerine çok farklı konu seçimleri, ifadelendirme olarak çok farklı bir üslup, anlatım tarzı, akış.
Uzun şiirlerden oluşmuş, yoğunluğu doyurucu, düşündürücü, sorgulayıcı, felsefik derinliği olan ilginç şiirler.
İyi okumalar...
223 syf.
·
Puan vermedi
2. Dünya Savaşı'nın yarattığı sefalet, açlık, ölümler, ülkemiz insanın yoklukları, hastalıklar vb. toplum konulu şiirler...
40'lı yılların şairi Cahit Irgat. O dönemin ülkemizde ve dünyadaki olumsuzlukları, yoksunlukları, savaşlar toplumcu şiir anlayışı ile mısralara dökülmüş.
Bazı şiirlerinde ciddi ışık parlamaları keyif verse de bütününe bakıldığında belli bir sınırın ve yaratıcılığın ötesine geçemediğini, ortalama civarlarında bir kalite ve tat bıraktığını dile getirebilirim kişisel olarak.
İyi okumalar...
Okur Takip Önerileri
80 syf.
·
Puan vermedi
Hasan İzzettin Dinamo'nun Deniz Feneri adlı şiir kitabı 1937' de yayınlanmış. Birçok şairin toplumcu gerçekçilik akımına yönelmesinde mikenk taşı olan Nazım Hikmet, Dinamo'nun da şiir anlayışını bu yönde değişikliğe uğratmış fakat Deniz Feneri kitabı bu akıma yönelmeden önce yazıldığı birey üzerine yönelik temalı şiirlerden aşikar.
Cümle işçiliğinin zenginliği imgelem gücü ile birleştiğinde değerli şiirler ortaya çıkmış. Okuduğum kitabın basım tarihi 1937 olunca az da olsa bugüne kıyasla imla hataları ve bazı eski kelime mevcudiyetinin yer alması normal gibi.
Fecir, yemiş, ağaç, deniz, güneş, ay vb. kelimeler çok fazla kullanılmış şiirlerde. Tamamı düşünüldüğünde kişisel olarak etkili, yoğun anlatımlı şiirlerle karşılaştım. Başlangıçta beklentim yüksek olmasa da beklentimi fazlasıyla aşan şiirlerini okumak keyifliydi. Kitaplar ki bunun için var, sürprizlere açık her daim.
İyi okumalar...
408 syf.
·
Puan vermedi
Stanford Shaw 1970'li yılların sonlarına doğru "Ermeni soykırımı yoktur" dedikten sonra çok ciddi tehditler alan, evi bombalanan; emekliye ayrıldıktan sonra Türkiye'ye yerleşen ve 2000'li yıllarda Halil İnalcık ile birlikte tarihimize katkılarından dolayı Türk Tarih Kurumu tarafından ödüle layık görülen 2006 yılında Ankara'da vefat eden Amerikalı tarihçidir.
2 ciltten oluşan Osmanlı İmparatorluğu ve Modern Türkiye adlı eserinin bu ilk cildi Osmanlı İmparatorluğu'nun kuruluşundan III. Selim'in öldürülmesi ve sonrasında IV. Mustafa'nın tahta geçtiği 1808 yılına kadar ki dönemi kapsıyor.
Eserde kronolojik sıralamalı bir anlatım mevcut olsa da sadece savaşlar, barış antlaşmaları, isyanlar vb.klasik bir kapsamdan ziyade imparatorluğumuzun tarihini ekonomik, toplumsal, siyasi, edebi vb. alanlarla daha bütüncül bir sentezle incelemiş.
Kişisel olarak anlatımında ne bazı yerel tarihçilerde karşılaştığımız mübalağaları ne de bazı yabancı tarihçilerde karşılaştığımız art niyetli yönlendirme çabalarını hissetmedim. Kitabın sonundaki zengin kaynakça ile araştırmalarında nesnel bakış açısına fazlasıyla dikkat etmeye çalıştığını da sezebilirsiniz.
İyi okumalar.
375 syf.
·
Puan vermedi
Stiglitz, Clinton hükümetinde, Dünya Bankası'nda ve çeşitli ekonomik örgütlerde görev almış, 2001 yılında Nobel Ekonomi Ödülü'ne layık görülmüş bir ekonomist.
İktisatta para ve maliye politikası araçlarından herhangi birinin oranını yukarı veya aşağı yönde değiştirdiğinizde domino etkisiyle birçok diğer değişkeni de aynı veya aksi yönde değiştirme imkanına sahip olursunuz. Bu politika araçlarını dengeli bir şekilde kullandığınız takdirde; toplumun çoğunluğunun hayat standartlarını, refah düzeylerini olumlu yönde etkileyebileceğiniz gibi; devletin içindeki çıkar gruplarının, tekel olmaya çalışan azınlıktaki piyasa yapıcılarının oyun araçlarına dönüştürdüğünüz takdirde çoğunluğu azınlığın gönüllü köleler haline getirmeniz çok da zor olmaz.
Yazar eşitsizliğin kaynağını da; küresel gelirin büyük çoğunluğuna sahip yüzde 1'lik dilimdeki büyük küresel şirketlerin, şahısların gelirlerini kat ve kat arttırırken; kendi çıkarlarının toplumun geri kalanın çıkarları ile aynı olduğuna dair siyasal, ekonomik, sosyal algı manipülasyonlarında yattığına özellikle işaret ediyor.
İstihdam, enflasyon, büyüme üçgenindeki ekonomik politikaları kısa vadeli siyasi amaçlar yerine, sürdürülebilinir, uzun vadeli toplumsal yarara yönelik olarak planlayıp uygulayabilirsek; eşitsizliği azaltabileceğimize ve daha dengeli bir ekonomik yapıya sahip olabileceğimizi yazar öncelikle vurguluyor.
Anlatım tarzı ekonomiye aşina olmayan insanların da anlayabileceği tarzda.
İyi okumalar.
160 syf.
·
Puan vermedi
Yahudilik ile ilgili genel ve yüzeysel bir çerçeve oluşturmak için okunabilir fakat yayın evinin daha önceki okuduğum diğer dünya dinleri serisindeki kitaplarında karşılaştığım; bazı tekrarların bulunması, basım hataları gibi sorunlar bu kitapta da yer alıyor.
İyi okumalar.
903 syf.
10/10 puan verdi
Ahmet Cevdet Paşa birçok alanda çalışmalara sahip, döneminin en önemli şahsiyetlerinden birisi.
Bu eseri değerli kılan özellik; Ahmet Cevdet Paşa'nın kaleme aldığı döneme ilişkin (1774 Küçük Kaynarca Antlaşması- 1826 Yeniçeri Ocağının Kaldırılması.) olarak yerli ve yabancı birçok kaynağı taraması, değerlendirmesi ve en önemlisi gerçekten
216 syf.
·
Puan vermedi
Pugaçef Ayaklanması; 1773-1775 yılları arasında II. Katerina döneminde Emilyan Pugaçef adında Ural bölgesinde yaşayan kendini III. Petro olarak ilan eden bir Kazakın liderliğinde büyüyen bir ayaklanmadır.
Çarlık Rusya'sını Bolşevik İhtilali'ne götüren umutsuzluk, huzursuzluk, adeletsizlik, asillerin ve devlet yöneticilerinin köylüler, serfler, işçiler üzerindeki yoğun sömürülerinin yansıması ilk ayaklanma ve toplumsal patlama örneklerinden birini Pugaçef Ayaklanması teşkil etmektedir.
Edebi anlatımının dağınık ve karakterlerin sayısının çok fazla olması okunmasını zorlaştırmakta.
İyi okumalar.
203 syf.
·
Puan vermedi
Kitabın adına bakarak 'Kurtuluş Savaşı'mızın anlatıldığını düşünebilirsiniz fakat anlatılan 'Kurtuluş' vatanımızın kurtuluşu değil de toplumumuzda mayalanmış, özellikle Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılmasında en etkili faktörlerden biri olan düşünce dünyasındaki geri kalmışlıktan akla özgürlüğe veren kurtuluş ve Atatürk devrimleri anlatılmıştır.
Belirli bir kronoloji ve düzen takip edilmemiş.
3. Selim'den 1960 yıllara kadar uzanan süre içinde gerçekleşen ihtilallerin sosyal- siyasi sebepleri anlatılırken; o dönemlere dair dünya düzenindeki diğer ülkelere dair çıkarımlar ve kıyaslamalar da yapılmış.
Atatürk dönemi ve sonrası sosyalist - komünist ideoloji sahiplerinin ülkemizde gerçekleştirmeye çalıştığı programlar, kapitalist Amerika ile mücadeleleri ile birlikte Atatürk devrimlerinin topluma benimsetilme çabaları ve bunlara ters yönde kendi çıkarlarlarına aykırı geldiği için reaksiyon gösteren grupların çalışmaları kitapta genişçe yer tutuyor.
Bu ülkede zaten Atatürk'ü ne kadar insan anlayabilmiştir ki; onun izinden gittiğini ve devrimlerinin koruyucusu olduğunu iddia edenler bile, devrimlerine karşı çıkan bazı dinci!ler kadar Atatürk'ü suistimal edip inşa ettiği yapının yanlış anlaşılmasına ve dünden ona düşman olmaya meyilli grupların eline istedikleri fırsatı vermişlerdir.
İyi okumalar.
201 syf.
·
Puan vermedi
Antik Yunan'dan başlayarak günümüze kadar uzun süreler bilim insanlarının kafalarına meşgul eden 9 adet paradoksu nükleer fizikçi olan Jim Al-Khalili eğlence bir şekilde çözümlerini bu kitapta anlatıyor.
Bu çözümleri okurken bilim dünyasının gelişmesini safha safha izleyebiliyorsunuz.
Dünyayı evrende merkeze alan ilk teorilerden sonra, Kepler, Kopernik, Galileo ve diğer bilim adamların çalışmaları ile birlikte evrendeki kendimizi konumlandırdığımız ayrıcalıklı yerimizden bizi alıp kum tanesinden daha küçük alana sıkışıklığımızın gerçekliği, Newton'un hareket yasaları, entropi, Einstein'nın genel ve özel göreliliği, kuantumun mikro dünyası, çoklu evrenler, gelişmiş teknoloji ve bilimsel bilgi birikiminin merak duygumuzu daha fazla ateşleyerek olası yaşam barındırabilecek öteki gezegenlere yönelik kendi galaksimizde ve diğer galaksilerdeki uzay araştırmalarımız ve geleceğe dair öngörüler paradoksların açıklanmasıyla paralel olarak eserde yer alıyor.
İyi okumalar.
232 syf.
·
Puan vermedi
Falih Rıfkı Atay olduğunuzu hayal edin.
19.yy'ın son senelerinde doğuyorsunuz. 2.Abdülhamid'in, Mehmed Reşad'ın, Mehmed Vahdeddin'in padişahlığını görüyorsunuz. Büyük devletlerin ne yapıyor bu Balkan Devletleri de Osmanlı'ya savaş açıyorlar, kazanımlarını kaybedecekler diye korkarken, Bulgarların ta Çatalca önlerine kadar gelişlerine, Edirne'nin
144 syf.
·
Puan vermedi
Basargin, İkinci Dünya Savaşı 'nda 3 yıl cephede savaşır. Yabancı dil bilgisi sebebiyle sonraki 3 yıl da özellikle Amerika olmak üzere başka ülkelerden, savaş sonrası ülkesi olan SSCB'nin yeniden imarı ve ekonomisi için gerekli olan malzemelerin satın alma işlemlerinde diplomat olarak görev alır.
Aldığı bir aylık izinle ülkesine dönen Basargin; savaşın ülkesinde yarattığı fiziksel yıkımları, insanların psikolojik değişimlerini seyahat süresinde gördükleri ile annesi, kardeşi Şurka, eniştesi, ablası Yelena ile diyaloglarında gözlemliyor. Savaşta bir kolunu kaybeden kardeşi Şurka ile özellikle kendi toplumsal yapılarını, ekonomik düzenlerini kapitalist ülkererle kıyaslamaları, başka ülkelerce savaştaki kayıplarını değerlendirme biçimleri, Sovyet Rusya'nın nasıl bilindiği ve algılandığı üzerine değerlendirmeleri yer alıyor.
Geriye dönüş tekniği ile savaş süresince cephelerde yaşananlar, Basargin'in eşi Katya ile tanışması, Katya'nın önceki hayatı , Basargin ailesinin diğer üyelerinin savaş boyunca başlarından geçenler nihayetinde Basargin'in eşi Katya'nın çalıştığı hastaneden eve trenle dönmesini beklerken yıllarca onu görememesinin yarattığı derin özlem ve diğer duyguları anlatılıyor.
İyi okumalar...
288 syf.
·
Puan vermedi
İlber Hoca; tarihimizin siyasal, toplumsal, etnik, dinsel olarak kısa veya uzun yıllar kesiştiği farklı kıtalardaki 30 civarındaki ülkeye dair izlenimlerini geçmiş ile bugün arasına köprü kurarak anlatıyor seyahatnamesinde.
Son bölümde Fransa'nın Louvre Müzesi, İngiltere'nin British Museum'u, Rusya'nın Ermitaj Müzesi'nin kısa tarihleri, sanat eseri karakterleri, birikim süreçleri yer alıyor.
Hoca'nın kendine has anlatımıyla, kitaplarında sıkıcılıktan uzak, öğretici detaylar yakalamak, doğru bilinen bazı yanlışları düzeltebilmek ve tarihi bilgiler arasındaki bazı boşlukları doldurabilmek ve bağlantıları kurmayı başarabilmek mümkün.
İyi okumalar...
270 syf.
·
Puan vermedi
Charles- Ferdinand Ramuz 1878 Lozan doğumlu İsviçreli bir yazar. Adını kendinden önce ölen Charles ve Ferdinand adlı kardeşlerinden alıyor. Çocukluğunu geçirdiği coğrafya pastoral özellikler taşıyan Alpler. Yazar İsviçre'nin Yaşar Kemal'i olarak nitelendiriliyor. Yaşar Kemal'in romanlarında yer alan efsaneler, kültürel öğeler, yoğun doğa betimlemeleri, tabiatın kişileştirilmesi gibi özellikler düşünüldüğünde yoğunluk açısından kıyaslamak zor olsa da, Ramuz'un İsviçre'sinin kendine has köy-kasaba yaşamının duruluğu, insan ilişkilerinin sadeliği, kültürel dokuları, Alpler'in zengin doğa betimlemeleri kitapta yer alan 18 öyküde kendine yer buluyor.
İyi okumalar...
