Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Çocukluğumda, dilimde rekâket vardı. Annem, benim durumum karşısında çok kaygılı idi. Kekemeliğimin aşılması için çeşitli yollara başvurmaktaydı. Bunlardan biri de, beni, Haseki'deki Bayram Paşa Türbesi'ne götürmesiydi. Türbe'de su dolu bir tas ve içinde paslı bir anahtar vardı. Rivayet oydu ki, bu anahtar, değiştirilen Kâbe anahtarlarından biriydi. 11 yaşında idim ve babamı daha yeni kaybetmiştim. Türbedar, dualar okuyarak, bu paslı anahtarı ağzıma soktu. Sonra çevirdi ve paslı sudan da içirdi. Bayram Paşa Türbesine üç defa gittik. Her defasında, aynı şeyler yapıldı. Annem, dilimin yavaş yavaş açıldığını söylerdi. Dilimin tam olarak açılması, bu târihten birkaç sene sonradır. Zamanla, kekemeliğim geçti. Bu anlattığım, folklorik bir anekdot, ama folklor önemlidir. Folklor, bu hayatın şiiriyetidir."
Umran Nazifle yaptığı bir konuşmada Sabahattin Ali hikaye anlayışı ile hikâyelerinin yapısı üstüne ufak bazı açıklamalarda bulunur: "Hikâye yazmak hayli güç bir iştir. Güçlüğü nisbetinde nankördür. Şiir insanda yarattığı lirik heyecanın derecesi kadar uzun ömürlü olur, fakat epik eserin hayatı yarattığı insanların hakiki bilgisine, canlılığa
Reklam
Üstad Necip Fazıl Kısakürek'in anısına çıkarılan "Necip Fazıl Kitabı"nın giriş kısmında Rasim Özdenören, Üstad Necip Fazıl ile Cahit Zarifoğlu arasında geçtiğini düşündüğü bir anekdotu aktarır. Anekdotta Üstad’ın bir gece vakti kapısının vurulduğunu, Üstad’ın karanlıkta kim olduğunu anlayamadığı biriyle karşılaştığını aktarıyor.