Sözde, senden kaçıyorum doludizgin atlarla
Bazan sessiz sedasız ipekten kanatlarla
Ama sen hep bin yıllık bilenmiş inatlarla
Karşıma çıkıyorsun en serin imbatlarla
Adını yazıyorsun bulduğun fırsatlarla
Yüreğimin başına noktalarla, hatlarla
Başbaşa kalıyorum sonunda heyhatlarla
Sözde, senden kaçıyorum dolu dizgin atlarla,
Ne olur bir gün beni
Şimdi, diyelim ki birinin çok parası var; hem öyle çok ki yüzlerce, binlerce kişi bu parayla işlerini yoluna koyabilir. Ama o, bu paradan onlara zırnık koklatmaz. Oturur ağır kâğıtların üstüne, kollarını da sarar yuvarlak metallere, gözlerinde hırs ve zevk parıltılarıyla bakınır durur. "Bu kadar çok parayı ne yapacaksın?" diye soracak olsan, "Bu dünyada giyinmekten, açlığını ve susuzluğunu bastırmaktan başka ne istersin?" desen, söyleyecek söz bulamaz, ya da "Daha çok para istiyorum, daha çok, daha çok," der. Böylece sen de, paranın onu hasta ettiğini, bütün duyularını ele geçirdiğini anlarsın.
Hastadır o, kaçıktır. Ruhunu yuvarlak metal ve ağır kâğıda adamıştır. Hiçbir şeyle yetinmez, gözü doymak bilmez. Kimseye kötülük etmeden, haksızlık yapmadan, geldiğim gibi göçüp gideyim şu dünyadan diye düşünmez. Hiç aklına getirmez ki, Büyük Ruh, kendisini yeryüzüne yuvarlak metal ve ağır kâğıtla getirmemiştir. Çok azı bu konuda kafa yorar. Çoğu, hastalıklarına bağlı kalır, yürekleri hiçbir zaman iyileşmez. Paranın sağladığı güçle mutlu olurlar.
Çünkü benim durumumu en iyi sen anlarsın. Yalnızlığı ve korkuyu en iyi sen bilirsin. Yorgunluklar vardılar, fakat ümitsizlikler yoktular. Sen bir yerde bulunuyordun. Yumuşak bir yerdeydin. Sert köşelere çarpmaktan yorulan aklımın durgun ve sürekli bir aşk için de ancak seninle birlikte dinleneceğini biliyordum.
+Kevaşe-san senin evlenmek istediğin biri var mı?
-Hayır. Gördüğün üzere, evlenmek gibi bir düşüncem yok.
+Neden ki?
-Sanırım bu puding gibi(japon pudingi)... Genç ve aşıkken, aşkın sadece tatlı kısımlarını görmek yeterlidir. Ama yetişkin olduğunda anlarsın ki, pudingin acı kısımları da var. Bir süre sonra, sürekli olarak o acı kısımları yemekten kaçınmak zahmetli gelmeye başlar ve tamamını yemeye başlarsın. Ama ben aşkın o acı kısımlardan gerçekten nefret ediyorum ve dediğim gibi, sürekli oraları yememeye çalışmak da çok zahmetli. Bu yüzden yemekten tamamen vazgeçtim.
Sözde, senden kaçıyorum doludizgin atlarla
Bazan sessiz sedasız ipekten kanatlarla
Ama sen hep bin yıllık bilenmiş inatlarla
Karşıma çıkıyorsun en serin imbatlarla
Adını yazıyorsun bulduğun fırsatlarla
Yüreğimin başına noktalarla, hatlarla
Başbaşa kalıyorum sonunda heyhatlarla
Sözde, senden kaçıyorum dolu dizgin atlarla,
Ne olur bir gün