"Öyle konuşurduk ki sen ile ben, o dille - öylesine yakın olurduk ki, bazen, garip bir duygu duyardım: akıllarımız öpüşüyormuş, zihinlerimiz sevişiyormuş gibi - birbirlerinin içine girmiş, orada buldukları yollarda elele yürüyorlarmış gibi...
'İlişki' denen şeyden başka ne bekleyebilirdik ki?"