Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

mübeccel

mübeccel
@anlatmubeccel
bırak duyulsun sessizliğim.
8 Haziran
43 okur puanı
Ocak 2020 tarihinde katıldı
Azizlerin takıntısı: Hastalığı, hastalıkla iyileştirmeye çalışmak.
Reklam
Nietzsche bir yerlerde şöyle demişti: “En ağır yükü isti­yordun kendin için ve sonunda kendini buldun.”
Kimse Tanrı'ya inanmıyor; tek başına bir monoloğun eziyetinden kaçmanın dışında. Konuşacak başka kimse var mı zaten? Tanrı her tür diyaloğa açık görünüyor ve anlaşılan kederli yalnızlığımızın dramatik bahanesi ol­maktan alınmıyor.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Özgürlüğe çölde kalmış bitkiler gibi susamışız.
Bu gece yine ağlar annem. Gizli gizli ağlıyor. Herkes uyuduktan sonra. Ben uyuyormuş gibi yapıyorum. Ama saçlarım ıslanıyor. O zaman anlıyorum anne­min ağladığını. Sesimi çıkarmıyorum. Benim anla­dığımı sezerse daha çok üzülür belki.
Reklam
Çerçevesiz gökyüzünü ve tel gölgesiz güneşi sizinle paylaşmak için hemen yazıyorum.
Ölülere yakılan ağıtlar ölmekle kaybettikleri umutlaradır as­lında.
Ardıcı susturan sessizlik kadar sabit ve sonsuz ölülerin nabzı. Ardıcı susturan bu dünyada yürüdükçe kazmıyor avuçlarımıza ölülerin gözleri.
Onlar geçmişe aitler. Bunu bir kesin­lik olarak belirtmemin giydikleri giysiler ya da makyajlarıyla hiç­ bir alakası yok. Geçmişe aitler, çünkü ölü yüzler bunlar ve ölü ol­duklarını da bana bakış biçimlerinden çıkarıyorum.
Reklam
Tony'nin yaşamı tarihsel olarak geçmişe ait şimdi. Fi­ziksel olarak bedeni yanıp karbona dönüşerek yeniden yeryüzü­nün fiziksel sürecine katılıyor. Karbon her tür yaşam biçiminin önkoşulu, organik dünyanın yaşam kaynağıdır. Kendime bunlar­dan söz etmemin nedeni, gösterişli bir ölümsüzlük simyası icat et­mek değil, ölüm tarafından bıkmaksızın didik didik edilen şeyin kendi zaman görüşüm olduğunu kendime anımsatmak kaygısı.
Öykülerin başladığı yerdir burası: Geceleyin dogmaları aşırıp bazen inanç olarak geri veren bu yıldız bolluğunun deste­ğiyle başlar öyküler. Yıldız kümelerini ilk keşfedip onlara ad ve­ renler öykücülerdi. Bir avuç yıldız arasına düşsel bir çizgi çekin­ce, kimlik ve birer imge kazanıyordu yıldızlar. Çizgiye işlenmiş yıldızlar bir anlatıya işlenmiş olaylar gibiydi. Yıldızların küme oluş­turduğunu düşlemek kuşkusuz ne yıldızla ne de onları çeviren kara boşluğu değiştirdi. Değiştirdiği şey insanların geceleyin gö­ğü okuma biçimiydi.
Hayat denilen şeyi yitirdim; bıraktım; elden gitmesini istedim. Benden sonrası tufan! İsteyen yazdığım kağıtları okusun, isteyen sittin sene okumasın. Benim için aciliyet kazanan yazma ihtiyacı dolayısıyla yazıyorum. Muhtacım buna; eskisinden de çok.
Ama bil ki, kan kaybeder gibi kelime kaybettim.
İnsan insan oldu mu, acı çeker. Bunları anlaman, senin insan olacağı­nı gören Babanın gururlu üzüntüsü ile üzüntülü gururunu anlamlı kılmıştır sana.
236 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.