İnsanın, kendinden ve âlemden yola çıkarak analojik bir düşünme biçimiyle Tanrı hakkında konuşması ve ona dair anlayışlar geliştirmesi, dinî hayat için elzemdir. Dolayısıyla Tanrı'yı, âlemde ceberut sahibi bir varlık olduğu kadar âleme aşkınlığı abartılmış bir varlık olarak da tasavvur etmek sorunludur.
Özellikle ilahi dinler başta olmak üzere genel itibarıyla neredeyse bütün dini yapılar, kendi inanç, ibadet ve ahlak sistemlerinin dayandığı kutsal varlığın ontolojik gerçekliği ile bu gerçekliğe dair epistemik iddiaların doğruluğunu ispatlamak istemişlerdir.
Reklam
Peygamberler, davetleri sürecince insanların akılları ve vicdanlarına hitap ederek onları ikna etmeye çalışmışlar, ahiret hayatı hakkında uyarıda bulunmuşlardır. Bu uğurda çok büyük sıkıntılara maruz kalmışlar, eziyet görmüş, hakarete uğramış, yurtlarından çıkarılmış, hatta canından olanlar bile olmuştur.
Olağanüstü bir hadise olan mucize, onu gösteren peygamberi olağanüstü yapmaz. Peygamberler, doğrulukları mucizeyle onaylandıktan sonra da beşerî özelliklerini korumaya devam eder, tıpkı diğer insanlar gibi hayatın zorlukları ve kolaylıklarına tabi olurlar. Mesajlarını mucizelerle anlatmadıkları gibi, hayatları da bir mucizeler tarihinden ibaret değildir.
Sırf harikulade olaylara istinaden bir kimsenin peygamber olduğuna hükmedilemez. Kişi, peygamberlik iddiasında bulunduğunda, temel hedefi ahlakı ıslah etmek olmalıdır.
1931 yılı başlarında bir akşam, Türk Ocakları Genel Başkanı Hamdullah Suphi Bey (Tanrıöver), Çankaya’ya çağrıldı. Mustafa Kemal Paşa, görüşme konusunun Türk Ocağı olduğunu söyledi ve ilk sözü Türk Ocaklı Vâsıf (Çınar) Bey’e verdi. Vâsıf Bey, yapılan ve yapılmakta olan devrimlerden sonra, artık Türk Ocakları’nda yapacak iş kalmadığını, Türk Ocağı’nın tarihsel görevini tamamladığını anlattı. Türk Ocaklı Dr. Reşit Galip Bey de aynı görüşe katıldığını bildirdi. Bu görüşü belirten bir tutanak düzenlendi. Orada bulunan Celâl Bey (Bayar) ile birlikte hepsi tutanağı imzaladı. Hamdullah Suphi Bey her ne kadar, bu gibi kuruluşların görevlerinin hiçbir zaman bitmeyeceğini anlatmaya çalıştı ise de, Türk Ocakları’nın kapatılmaları hakkında peşin ve kesin bir kararın mevcut olduğunu anladı ve sonunda o da tutanağa imzasını koydu.
Reklam
146 öğeden 131 ile 140 arasındakiler gösteriliyor.