Temelde, iki tür insan vardır: Duygularını bastıranlar ve duygularını olduğu gibi dışavuranlar. Belki de şöyle söylememi yeğlersiniz, heyecanlarını, öfkelerini ve kendilerine olan nefretlerini içlerine atarlar ve bu içe atış, yine çok iyi bilindiği gibi, kansere yol açar. Öte yandan, dışadönükler, dünyaya karşı neşelerini ve öfkelerini döker, kendilerine olan nefretleriniyse başkalarına yöneltirler; mantıksal olarak bu aşırı sinirsel boşalım kalp krizlerine yol açar. İnsan bunlardan ya biridir ya da öteki.
Bu tersine dönme, devrilme veçhesi narsistik sapkında temel önemdedir Durumları tersine çevirir (maruz kalan kişi aniden suçlu olur), karşısındakinin varlığını bile kabul etmezken (daha doğrusu, öteki ancak sağladığı yarara sömürülme onu "besleme" "kapasitesi'ne bağlı olarak vardır) kendini sadık biri olarak gösterir, onu sevdiğine inandırırken hiçbir kalıcı duygu hissetmez (narsistik sapkının bu duygusal boşluğuna tekrar döneceğiz), sözel olarak bir yönde kendini ifade ederken diğer yönde hareket eder (örneğin seni seviyorum der ama son derece kötü davranır, çünkü bu sözler onun için hiçbir anlama gelmemektedir, bunlar içi boş sözlerdir), kısacası her şey tersine dönmüştür...
Narsistik sapkın bir ya da birden çok maske seçer, bunları ustalıkla kullanır. Daha iyi vurabilmek için önce baştan çıkarır, aile için çırpınır, öteki için kendini paralar oysa ki sonradan adamakıllı bölünup parçalanacak olan bu ötekidir. Sapkın genellikle kendini bir kurban olarak gösterir -bu aynı zamanda onun gözde yok etme taktiklerinden biridir. Atalarımız, en iyi savunma saldırıdır dememişler midir? Fakat bu sapkın aynı zamanda kendini kurban hisettiğinden, kendini onarmaya da çabalar.
Seni düşündükçe bütün bu dünya ısınıyor içimde. Rüzgâr çay kokuyor, şalını düşürmüşsün gibi, beklemek kokuyor, bulmak ve kaybetmek kokuyor, söylenemeyen tutuk kelimeler, kırık sözcükler, sen kokuyor