Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“Hey Allah’ım” dedim, “bunu yaşayan bir tek ben miyim yoksa öteki kullarını da bu kronik iç sıkıntısıyla sınıyor musun?”
Biz sana ne hazır bir yüz ne de özgün, doğuştan gelen bir özellik verdik, ta ki kendi yerini, biçimini, yeteneklerini kendin seçesin, onları kendi yargın, kendi kararın ile edinebilesin. Bütün öteki yaratıkların doğası bizim koyduğumuz yasalarla belirlenip sınırlanmıştır. Oysa senin önünde böyle sınırlamalar yok, kendi yüzünün çizgilerini sana koruma görevini verdiğimiz özgür isteğinle çizebilirsin. Seni dünyanın tam ortasına koyduk, baktığın yerden dünyadaki her şeyi daha kolay görebilesin diye. Seni ne yersel ne göksel, ne olumlu ne olumsuz olarak yarattık; özgür, olağandışı bir yontucu gibi kendini, kendi seçiminle biçimleyebilesin diye. Aşağıya, yaşamın kaba biçimlerine inmek de tanrısal yaşam sürenlerin düzenine çıkmak da senin elinde.
Pico Della Mirandola
Pico Della Mirandola
Reklam
Dünyaya beynimizdeki 100 milyar sinir hücresiyle birlikte geliriz. Bu sayı ileriki yıllarda artmaz ama eksilir. Bu 100 milyar beyin hücresinin yani nöronun her biri öteki nöronlarla her an, binden onbine kadar farklı sayılarda haberleşme içindedir.
Sayfa 171Kitabı okudu
Evet, öteki insanlardan farklıydı ama hayata bağlıydı. Ölümü değil yaşamayı severdi.
Kan dolaşımı içindeki bir akyuvarın ömrü 3-4 saat kadardır. Vücudun öteki dokularında ise 3-4 gün yaşarlar. Demek ki kan dolaşımındaki görevleri hem çok hızlı hem de çok yıpratıcı bir görev... Savaş sırasında da akyuvarların ömrü son derece kısalır. 3-4 saatlik bir mücadelenin sonunda akyuvarlar genelde ölürler. Mikroplarla mücadele etmek, kolay bir iş değildir...
Sayfa 153Kitabı okudu
— Ya bedene ait olan bütün öteki hazların, sence böyle bir adamın gözünde herhangi bir değeri olabilir mi? Örneğin değerli elbiselerle ayakkabılar ve bedenle ilgili bütün diğer süslemeler, kullanmak zorunda bırakılmadıkça ilgisini çeker mi? — Gerçek filozoflar böyle şeylere değer vermez sanırım, dedi Simmias. — Demek ki, böyle bir insanın bedeniyle ilgilenmediğini ve mümkün olabildiğince ondanuzaklaşarak ruhuna yöneldiğine mi inanıyorsun? — Evet öyle. Platon, Sokrates'in Savunması.
Reklam
Umudunu kesme. Bir ağaç kurumamışsa, Bu mevsim değilse öteki mevsim çiçek açar. Bu mevsim değilse öteki mevsim meyve verir. Yeter ki ağaç kurumasın.
Bir Birey, ötekinden başkadır. Biçimsel öetikilik: İçeriği ne olursa olsun, biri öteki değildir. Her biri, bir diğerine ötekidir. Her biri tüm diğerlerini dışlar, onlardan ayrı ve kendi hesabına varolur. Bu, türün topluluğu içinde yer alan, salt mantıksal ve karşılıklı olumsuzluktur.
Ötekinin özelliklerini iyice benimseyince, birbirimizi ye­niden adlandırmak gereğini hissettik. Aşk kapıyı çaldığında, doğar doğmaz anne babalarımızın bize verdiği, pasaportlar ve kimliklerle resmileşen isimlerimizle bulur bizi. Aşığın öteki ki­şide bulduğu tekilliği göz önünde bulundurursak, başkalarının kullanmadığı bir isimle (ne kadar anlamsız olursa olsun) kendi­ni ifade etmek istemesi doğal değil midir?
hayır, bu ben degilim, ben hiçbir zaman bu olmadım, ben, en derinlerde yatan ve bir o kadar da korunaklı bir kabugun içindeyim; adeta bir dalgıç fanusunday­mışım gibi, o kadar fazla kendi içime indirilmişim, kendimin öteki dünyasına o kadar fazla daldınlmışım ki, bitimine konmuş son ile birlikte yaşamın bütün bu akışı, aslında beni hiç ilgilendirmiyor ve etrafım, içinde barındıgım, daha dogrusu sadece benim içimde ba­rınan erkek kardeşin sevinçlerini ve hatta acılarını çok görmedigim zaman aydınlanmaya başlıyor
Reklam
Arkadaştılar, ama arkadaşlıkları bitti ve her ikisi de karşılıklı olarak arkadaşlıklarını sona erdirdiler: Birisi çok yanlış tanıdığına inandığı için, öteki çok iyi tanıdığına inandığı için.., ve her ikisi de yanıldı! — Çünkü ikisi de kendini yeterince tanımıyordu.
... ömrüm bir oduna benziyor, ocaktan düşen bir oduna: Öteki odunların ateşinde kavrulmuş, kömürleşmiş, ama ne yanmış, ne olduğu gibi kalmış bir oduna benziyor.
Sanki kişinin ikinci benliği yanında duruyor gibidir; biri sağduyulu ve aklı başındadır ama öteki tümüyle anlamsız, bazen çok gülünç bir şey yapmaya kalkışır ve birdenbire şu eğlenceli işi yapmaya özlem duyduğunuzu fark edersiniz ama nedenini ancak Tanrı bilir; adeta kendi iradenize karşı çıkarak bunu yapmak isterseniz; ama tüm gücünüzle buna karşı sava­ şırsınız, savaşmak istersiniz. —Fyodor Dostoyevski, Delikanlı
" Tümüyle bir sahnedir yaşam; Erkeklerle kadınlarsa, hepsi birer oyuncu, Biri çıkar, öteki girer ve her biri, Kendine düşen sürede pek çok rol oynar..."
Sayfa 155 - Domingo Yayıncılık
İçimde kırk kadın, kırkı da yabancı, kırkı da öteki... Uçmak isteyip de uçamayan bir kuş gibisin. Yürüyemezsen dans et Frida Frida Kahlo'nun tiyatro oyunundan, Ayşegül Yalçıner
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.