TANIŞMA Eğer bir gün, yüzünün renginden ötürü çıkarsan mahkemeye, 'vallahi kalıtımdan oldu' diye korkma, ben sana tanıklık ederim. İnsanların, yüzlerinin ve gözlerinin rengi başka başka da olsa, gözyaşlarının rengi hep aynıdır. Ne bir kelimede anlaştılar, ne aynı avuçtan su paylaştılar. Yalnızca gözyaşında, bir de kahkahada buluştular. Yer tanık olsun, gök tanık olsun, Bütün doğmuşlarla ve doğacaklarla tanışmak mümkün. Akıllarda ve yüreklerde göz göze geldik bugün. Bin yıl önceden bana selam söylediler; Bin yıl önceki anneler, annemden az mı sevdiler? #17 Ağustos 1989/ Üstün Dökmen
Sayfa 11
Ama sevmek yeterli değil. Anlamak da gerekli. Anlayarak sevmek, büyük bir erdem olsa gerek.
Reklam
Pasif saldırganlıkta, küsmeyi bir alışkanlık haline getirenlerin, susmayı bir silah olarak kullanmaları söz konusudur.
Bizde kızlara, oğlanlara oranla daha fazla kızılır. Bir erkekle ·kadın evlilik dışı ilişkide bulunsalar, komşu teyzeler öncelikle kadını suçlarlar. Erkeğin annesi de "0 kör olasıca oğlumun aklını çeldi" der. Öyle ya, erkekler melek gibidirler: kapları kırmazlar, ipleri koparmazlar, kadınların aklını çelmez­ler. Bu yüzden kızlara/kadınlara daha fazla kızılması gerekir. Hani bazen dilimizde cinsiyet belirten "kız" kelimesinin "kız­mak" fiilinden gelip gelmediğini merak ediyorum.
Sayfa 118 - Sistem YayıncılıkKitabı okudu
Oldum olası saçma buldum :)
Galiba dünyada, evlerinde misafir odası bulunan ender kültürlerdeniz.
Eski İstanbul'daki pazar esnafının "laf atma" üslubu pek ünlü imiş. İmalı iletişimin örneklerinden olan bu laf atmaları, örtük etkileşim sayabiliriz. Söz gelişi, muşmula adlı meyvenin iki adı daha varmış; döngel ve beşbıyık. Eğer yaşlıca bir hanım geçiyorsa pazarcı "muşmula" diye bağırırmış; genç bir hanım geçiyorsa "döngel, döngel" diye, genç erkekler geçtiğinde ise "beşbıyık" diye bağırırmış.
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.