Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ağlama çoçuk Yürekleri dağlama sen İnan bana Baban değil göçük altındaki: İnsanlık!
Çok yakın bir zamana kadar geceleri korkardım ben. Işığı söndüremezdim.” “Artık korkacak mısın?” “Senin yanındayken korkmam.” “Hayır, bensiz de korkmamalısın. Cesur kişiler gibi tutalım ellerimizi. Selamlaşmak için, birbirimize dayanmak için değil. Bak Olcay, seni benden koparabilirler, ama içimden bir ben söküp atarım seni. Cesaret, inanç da öyle.
Sayfa 135Kitabı okudu
Reklam
Babasının süperegosunu almış bir kız çocuğu ileriki yaşlarda bu süperegoyu eşininkiyle değiş tokuş edebilmektedirler. Eşinin düşünceleri;yaşam ve inanç biçimi kadının süperegosunda değişime neden olabilmektedir;oysa erkekler böyle bir değişime hazır değildir.Bu durumda kadınlarda bulunan X kromozomundan biri annenin süperegosunu temsil ederken öteki X kromozomu babanın ve sonrasında eşin süperegosunu temsil etmektedir.
İnsanların başkalarının hakkını gasp ettiği, domuz eti yemekten kaçındığı ancak kul hakkı yemekten kaçınmadığı bir inanç sisteminin içinde yer almak istemiyordu.
Sayfa 255 - Ahbap Kitap & İkinci Kısım: Alevler, Dumanlar ve Gölgeler & XKitabı okudu
“Bak Olcay, seni benden koparabilirler, ama içimden bir ben söküp atarım seni. Cesaret, inanç da öyle. Şimdi, bir yığın alışkanlığın var örneğin senin, bunları bırakabilir misin?” “Evet.” Ürkekçe, ama kararlı görünmek isteğiyle söylemişti bunu Olcay. “İşte ben, bu alışkanlıklarından biri olmak istemem. Senin düzenle olan bağlarından biri. Sabahki dış fırçan, ya da kolunun altına sürdüğün deodorant, ya da yumurtalı şampuan olmak istemem. Bunların günlük mutluluğunda, rahatlığında belki sadece ufak bir payları var. İşte ben bu gündelik mutluluğun daha büyük bir payı olmak istemem. Yani daha rahat olman, korkmaman için örneğin, destek olamam sana. Düzenle bütün bağlarını koparabildiğin zaman, ki bu cesaret ister, bu cesareti gösterebildikten sonra zaten karanlıktan korkmayan biri olursun. O zaman yine beni seversen, bu sevgi kabulümdür. Tamam mı?”
Sayfa 185
Korkma, aydınlığı bir ucundan da olsa görenlerin işi değil korkmak. Karanlıktaki çocuklar korkar. Biz ne çocuğuz ne de her yer karanlık. Çok yakın bir zamana kadar geceleri korkardım ben, ışığı söndüremezdim. Artık korkacak mısın? Senin yanındayken korkmam. Hayır, bensiz de korkmamalısın. Cesur kişiler gibi tutalım ellerimizi. Selamlaşmak için, birbirimize dayanmak için değil. Bak Olcay, seni benden koparabilirler, ama içimden bir ben söküp atarım seni. Cesaret, inanç da öyle. Şimdi, bir yığın alışkanlığın var örneğin senin, bunları bırakabilir misin? "Evet."Ürkekçe, ama kararlı görünmek isteğiyle söylemişti bunu Olcay? İşte ben bu alışkanlıklarından biri olmak istemem. Senin düzenle olan bağlarından biri. Sabahki diş fırçan, ya da kolunun altına sürdüğün deodorant, ya da yumurtalı şampuanın olmak istemem. Bunların günlük mutluluğunda, rahatlığında belki sadece ufak bir payları var. İşte ben bu gündelik mutluluğun daha büyük bir payı olmak istemem. Yani daha rahat olman, korkmaman için örneğin, destek olamam sana. Düzenle, bütün bağlarını koparabildiğin zaman, ki bu cesaret ister, bu cesareti gösterebildikten sonra zaten karanlıktan korkmayan biri olursun. O zaman yine beni seversen, bu sevgi kabülümdür. Tamam mı?
Sayfa 185 - İletişim/ 22. BaskıKitabı okudu
Reklam
İnanç alanını dikkate alan eğitim epistemolojisi vahiy yoluyla elde edilmiş bilgilerin deneyime dayanmaksızın kabul edilebileceğini çocuğa göstermelidir. Deneyim düzeyine . getirilemeyen bilgiler için tesir, telkin, tasvir, tasdik gibi bilmeyi ve düşünmeyi düzenleyen yollar da dikkate alınmalıdır. Kaldı ki eğitim epistemolojisi bilgiye ulaşma yollarını öğretmen açısından da değerlendirmelidir.
Sayfa 469Kitabı okudu
Üçüncü olarak, bilgi ve değer ilişkisinin doğruluk temelinde ele alınması noktasında bilimden farklı bir kabul geliştirilmelidir. Epistemoloji merkezli dönemde değer konusu gölgede kaldığını özellikle “doğruluk” kavramına atfedilen yaygın kabul ortaya koymaktadır. Buna göre doğruluk dış gerçeklikle uyum bağlamında bir bilgi ölçütü olarak kurgulanmaktadır. Eğitim sosyolojisi ve eğitim psikolojisi de bu kurguyu güçlendirmiştir. Bilim dışındaki insani alanlarda doğruluk konusunda aşırıya varan bir görecelilik ve faydacılık devreye girmektedir. Mantıksal pozitivistler bu alanları bilgi unsuru içermedikleri düşüncesiyle ya tümden yok saymakta ya da radikal bir göreceliliği savunmaktadır. Bir taraftan aşırıya varan görecelilik ve fayda nedeniyle doğruluğun yakalanabileceğine olan inanç ideal olmaktan çıkarılmış diğer taraftan doğruluk anayışı olarak bilimsel bilginin dış gerçeklikle uyumu üzerinden yola devam edilmektedir. Böylelikle din, değer, kültür, gelenek gibi alanlardaki içerikler “bilgi” olma özelliğini yitirmektedir. Doğruluk kavramında görülen içerik kaybı değerlerin de unutulmasını getirmiştir. Değerin unutulması nedeniyle baş gösteren ahlaki sorunlarla birlikte değerler eğitimi farklı ülkelerde eğitime dâhil edilmiştir. Ancak bilgi ve değerin birlikteliği sağlanamadıkça ve her ikisi farklı alanlar olarak kurgulandıkça değerler eğitiminin başarıya ulaşma şansı yoktur.
Sayfa 455Kitabı okudu
İnsan doğasını çözdüğünü ileri süren kuramlar çok sürmeden itibardan düşmüş ve yorum düzeyinden çıkamadıkları çözülmüştür. Stevenson'un” insan doğası görüşlerine yönelik satır aralarındaki eleştirileri böylesi cevapların karşı çıktığı spekülasyondan öteye geçemedikleri yönündedir. Bunlarda hep bir eksik yan kalmış, zamanla art niyetler ortaya çıkmış, bir var olan olarak insana ve insanın diğer var olanlarla bağlantısına dair görüşlerdeki eksikler kuvvetli eleştirilerle karşılanmıştır. .Bu kuramlar aynı zamanda “insanla ilgili dünya görüşleridir” ve içlerinde rasyonelliği kullanarak ideolojik inanç haline gelmiş, değer dünyasını belirleme pozisyonuna geçmiş olanlar mevcuttur.89
Sayfa 401Kitabı okudu
26 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.