Sonra bir gün Ahmet pat diye bana "Evlenelim biz.Sen kendine bakamazsın.Ben ikimizide bakarım" dedi.Biraz düşündüm,kabul ettim.
Sayfa 235 - Panama YayınlarıKitabı okudu
Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dâhilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hatta hiyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir. Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur! Mustafa Kemal Atatürk 20 Ekim 1927
Sayfa 149Kitabı okudu
Reklam
Ne içindeyim zamanın, Ne de büsbütün dışında
Şiirim bir atardamar Yaşıyorum dizelerde Gömleğimde bin bir nakış Bir ağlama/uykuya dur Kuşlar gider/sonbahardır... --- Ahmet Özer ---
Sayfa 115
Ahmet Özer
KUĞU VE KADIN Kuğu gibiydi kadın Boynundan ellerine uzanan ırmak Buğdaylardan geçen ipeksi saçlar ve Teninde çiçek açan gelinliğiyle. sesi düşüncenin uçurtmasına takılı elleri Ellerime değerken gökkuşağı Yüzü göle dökülen ayışığı. Kuğu gibiydi kadın di Dağların geceye hazırlandığı bir akşam Ormanların/diz boyu çayırların renginde Papatyaların ve kırlangıçların yelinde. Ömrünce bir manolyaya su vermişti Kanatlarında güzelliğin ışığı Sevginin aynasına dökülüvermişti. Kuğuydu kadın Geceye damlarken sıcaklığı Suyun sesi katılıyordu aşkına Bir de bembeyazlığı yaşamın. (Aşkın Taçyaprağı)
“Memleketimizde zihni bir tembellik var. Bir safsata gibi görünecek ama ıstırapsız ve meselesiz yaşıyoruz. Eğer kitap bu tembelliği silmeye yardım ederse mesûd olurum.”
Reklam
ne çok güzeldin yüzünden günboyu ırmaklar dökülürdü haberin tam saatinde / akşamın indiği vakitte düşlerimiz havalanırken rüzgarın uğultusunda ıŞıltılı ipeğin telleri dokunurdu sesinde dilinden türkçenin en güzel iklimi yansırdı sözcükler soluk alırdı aynanın derinliğinde binlerce görüntünün önünde bakışın çınlardı seven bir yüreğin ömrüne. Ahmet Özer
Sayfa 134 - Yom Yayınları
“Ne içindeyim zamanın, Ne de büsbütün dışında; Yekpare, geniş bir anın parçalanmaz akışında.”
"bana bak ulan ermeni konuş da rahatlat beni ne ben üzüleyim ne sen üz beni" "ne konuşayım bayım" dememle sırtıma tekmeyi yemem ve içimden Ahmet Arifin dizeleri "vurun ulan vurun ben kolay ölmem"
Sayfa 108 - Do yayınlarıKitabı okudu
Aklım büyük kentlerin meydan saatleri gibi ayarsız
536 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.