"Bizler -sanki 60 kişiydik dedi- Nebî (s) ile oturuyorduk, bize hadis öğretiyordu. Sonra o, bir haceti için içeri girer, peşi sıra bizler kendi aramızda sırasıyla bunları teker teker mütalaa ederdik. Öyle ki onlar kalbimize ekilmiş gibi yerleşirdi."
"...Kûfe'ye geldik, ben sahibimden izin isteyerek mescide girdim. Bir de ne göreyim, sanki (muhtemelen başlarını öne eğdikleri için) başları kesilmiş gibi görünen bir topluluk bir adamın etrafında halka olmuşlar. Ayağı kalktım ve "bu adam kimdir?" diye sordum. Bana "sen Küfeli değil misin?" dediler. "Ha- yır, bilakis Basralı'yım" dedim. Bunun üzerine onlar "eğer Kûfeli olsaydın bu soruyu sormazdın. O Huzeyfe b. Yemân'dır" şeklinde karşılık verdiler.
vatan topraksa eğer
ormansa nehirse madense vatan
işçiyse köylüyse aydınsa vatan
yani yapıp yaratmaksa her şeyi yeni baştan
sevmeyi yeni baştan
alkışı yeni baştan
bir hesabı vardır bunun sorulur
bu hesabı soracaklar bulunur
akgün karagünden öcünü alır bir gün
Bir ulu şehirde toplanmış kırk er görüyorum.Aralarında sen de varsın.Yağmur yağıyor.Irmağın kenarında dövüşüyorsunuz.Budun kurtuluyor.Adınız unutulmayacak.1300 yıllık ölümden sonra dirileceksiniz.Acun batımına dek adınız gönüllülerde kalacak...
Sayfa 239 - Ötüken, Bögü Alp ve Kıraç AtaKitabı okudu