Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Evet, yapayalnızlar. Atatürk de yalnız. Konuşacak adam bulamıyorlar. O Çankaya sofrası denilen şeyler niye düzenleniyor? Atatürk’ün yalnızlığına iyi gelsin diye. Kendi düşünce boyutlarında, kafalarında muhatap bulamıyorlar...
Atatürkün rakı sofraları bir entelektüel ziyafet mıydı?
...Bilgisizlerin O'nun sofrasında yeri olmazdı. Konuştular mı, o işin aslını bilerek konuşurlardı. Hepsi değerli kimselerdi. Bakanlar olsun. milletvekilleri olsun. gerçek sıfatlarına lâyık kişilerdi. Tanınmış edebiyatçılar. kalem sahipleri. çoğu yabancı dil bilen bilim adamları toplanırdı sofrada. Sofraya katılacak olanları Atatürk seçerdi.
Reklam
Atatürk’ün akşam sofrası...
sofrada genellikle mevsim sebzeleri dışında pilav ve kurufasulye bulunurdu. Lüks sayılan yemekler sofrada bulunmazdı.Hala da konuşulanın tam aksine , böyle gecelerde , en az eğlenceye yer verilirdi...
Atatürk’ün Sofrası
“Yemek konusunda son derece kanaatkâr idi. Bizde rakı içerken genellikle yenen şeyleri yemekten hoşlanmazdı. Sofrada ekseriya bir miktar tuzlu leblebi ile yetinir, yalnız bu mezeyle içerdi. Ancak sofra işi bittikten sonra sabaha karşı bir miktar yemek yerdi. Özellikle kuru fasulye ile pilavdan hoşlanırdı. O yüzden mutfakta bu yemeklerin bulunması âdettendi. Esasen sabah kahvaltısı ve öğle yemekleri de mutat değildi.” -Dr. Asım İsmail Arar
Atatürk bir gün Genel Sekreter Hasan Rıza Soyak’a neden içtiğini şöyle açıklamıştı: “İçiyorum. Çünkü bu vücut artık bu kafayı taşımıyor. Kafam, vücudumun çok önünde gidiyor. Beynimi huzura kavuşturmak, biraz dinlendirmek için içiyorum.” Ancak bu dinlenme pek de mümkün olmuyordu. Çünkü Atatürk’ün sofrası, sadece yemek yenen ve içki içilen yer değildi. Sofra bir “bilgeler meclisi” ya da bir “danışma kurulu”ydu adeta... Ülkenin her meselesi orada gündeme gelir, devlet adamları, düşünce adamları sabahlara dek süren tartışmalar yaparlardı. Sofra, bir sınavın adıydı 1930’lar Ankarası’nda... ---- Doktoru Mim Kemal Öke, bir gün sofrada içkisine müdahale etmeye kalkınca aldığı yanıtı yakınlarına şöyle aktarmıştır: “Bir daha söyleme Kemal... Sen benim ne kadar yalnız olduğumu biliyor musun?”
26 öğeden 21 ile 26 arasındakiler gösteriliyor.