Atatürk de çok önem ve öncelik verdiği eğitim sorunlarını çözebilmek için, Cumhuriyet'e inançlı, aydın, laik, çağdaş bir öğretmen ordusuna gereksinim duyuyordu. Devrimlerin yerleşip kökleşmesinde öğretmenleri kendine en yakın yardımcı seçen Atatürk, öğretmenleri ve öğretmenlik mesleğini her zaman yüceltmiştir. Bu bağlamda, 16-21 Temmuz 1921 tarihlerinde Ankara'da toplanan Birinci Maarif Kongresini açış konuşmasında öğretmenlere şöyle seslenmiştir: Huzurunuzda ve milletin huzurunda milli eğitimimizle ilgili görüşlerimi açıklamaya imkan veren bu fırsattan yararlanarak beklediğimiz kurtuluşun saygıdeğer öncüleri olan yüce Türk öğretmenlerinin bugünkü durumu göz önünde bulunduracağından ve her güçlüğe göğüs gererek bu yolda yılmaksızın yürüyeceğinden hiç şüphem yoktur. Görevimiz çok önemli ve hayatidir.
Hangi din ve mezhebe bağlı olursa olsunlar, din görevlilerinin mabed ve ayinler dışında ruhani kıyafet giymeleri 3 Aralık 1934 ve 2596 sayılı yasa ile yasaklanmıştır.
Reklam
Kanunları dine dayanan devletler kısa bir zaman sonra memleketin ve milletin ihtiyaçlarını karşılayamazlar. Çünkü dinler değişmez hükümler içerirler. Yaşam yürür, ihtiyaçlar değişir. Din kanunları mutlaka ilerleyen hayat karşısında şekilden ve ölü kelimelerden fazla bir değer ve anlam ifade etmezler. Bu nedenle, dinlerin sadece bir vicdan işi olarak kalması, çağdaş uygarlıkların önemini ve eski uygarlıklardan en önemli farkını ortaya koyar.
Atatürk'ün modernleşme programındaki en etkili yöntemi, İslami öğretime hiçbir şekilde yer verilmeyen lâik eğitim sistemi olacaktı. Bu türden bir sistem altında yetişen yeni bir kuşağın lâik ulus-devletin garantisi olacağına inanıyordu. Ama realitede gerçekleşen, Türk toplumunda eğitimli ve eğitimsiz olanlar arasındaki derin bir kültürel ayrılıktı. Sosyal sınıfları aşan kültürel bölünme, bugün Türk toplumunda kültürel sorunun ağır bastığı gerçeğini kanıtlamaktadır.
Sayfa 208 - Kronik KitapKitabı okudu
Atsız'ın Başbakan Saraçoğlu'na mektubu, Sabahattin Ali'ye hakaretle doluydu. Bu nedenle Sabahattin Ali, biraz da Millî Eğitim Bakanı Hasan Ali'nin etkisiyle Atsız aleyhine hakaret dâvası açtı. Bu dava, gençleri açıkça iki kampa ayırdı. Bir yanda fikir özgürlüğünü ve Atatürk ilkelerini savunanlar Hasan Ali Yücel'i ve Sabahattin Ali'yi savunuyor, alkışlıyor; öte yanda kendilerine ırkçı, Turancı denen ve Alman Faşizmini alkışlayanları tutanlar büyük gürültüler koparıyorlardı. Sabahattin Ali, bu keskin ayırımlı ortam içinde bir hayli tedirgindi. Ama duruşmada cesur konuşuyor, Atsız'ın kimliğini belirtmek için şöyle diyordu: «Her yazısında muhakkak surete memlekette mevki ve şöhret sahibi olmuş kimselere tecavüzü itiyad edindiği ve bunu bir şöhret vesilesi saydığını bildiğim suçluya kendi üslübu ile cevap vererek arzusuna hizmet etmeğe ne vaktim, ne de vaziyetim müsaitti… Suçlu herkese hakareti itiyad edinmiş biridir. Bu cür'eti günden güne artarak devam edip gitmektedir.» (26 Nisan 1944)
Mobbing Bank Diyor ki;
Gerçek Tarih Bir Laboratuvardır Türk ulusunun en önemli sorunlarından birisi de Araplaşmış Türklerdir. Bunun sebebi din emperyalizmidir. Dünyanın hiçbir ülkesinde ve toplumunda içi bizim kadar karışık ve ihanetin aleni yapılabildiği bir başka ülke yoktur. Yasayla yabancıya toprak, mülk maden ruhsatları ve vatandaşlık bile satar hale
İkinci Adam YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.