Siz yıllarca, "Leyla ile Mecnun dizisinin senaristi Burak Aksak, Mecnun karakterinde kendisini mi yazıyor?" diye sorup durdunuz. Hayır efendim Erdal Bakkal karakterinde kendisini yazıyor, şunu bi netleştirelim artık. Bir insan kurduğu yayınevinin adını Küsurat koyar mı Allah aşkına? Adamın aklı hep üçün beşin hesabında.
Hayatımın değişmez kuralıdır bu, ben yanlış ata oynamaya bayılırım. At bile kendine güvenmez, ben ona güvenirim. Dört atın koştuğu ayakta üç at fotofinişe birlikte girer ve ben geriden gelen atı tek yazmışımdır.
Bahçeye çıkıp biraz oynadım. Kendi
kendime tek kale maç yaptım. Kendimle berabere kaldım. Nasıl
bir egom varsa artık o yaşlarda kendimi yenmeme bile tahammülüm yoktu. Baktım gelmiyorlar, eve gidip uçaklı oyun oynayayım
diye düşünürken lsmet'in lafları geliverdi aklıma; ben Kör Cemal
gibi değildim. Ah be İsmet, ah. Sıkı sıkı giyinip caminin yolunu
tuttum. Avluya geldiğimde anladığım kadarıyla, Mete ve Serkan
eser miktarda tokat yemişti sadece. Yara bere yoktu, ufak tefek yanak kızarıklıkları vardı o kadar. Mete ve Serkan beni görür
görmez sevinç nidaları atacaklar diye beklerken, avluya girdiğimi
görmeyen, arkası dönük vaziyette dikilen lsmet'e doğru koşarak
sattılar beni.
"Selçuk geldi abi, bak orda. Onu bekliyordun sen, gidelim mi
biz?" dedi Mete. İsmet, Serkan ve Mete'yi yararak aralarından
geçti ve göz göze geldik. Ben günün fazlaca etkisinde kalmış olacağım ki, "Ne demiştim ben size, Selçuk asla ekibini yarı yolda bırakmaz. Örnek bir lider o. Beni yine yanıltmadı, aslanım benim.
Sizin gibi dostum olacağına Selçuk gibi düşmanım olsun," temalı
bir karşılama beklerken İsmet kükredi:
"Nerde lan kutu?"
"Ulan insanın annesi babası 4 sene önceden piyasalar sarsılmasın diye borsaya aldığı futbolcuyu bildirir gibi nüfusa yeni doğacak bebesini bildirir mi? Geç yazdırıldığına tanık oldum da 4 sene erken yazdırmak nedir."
"Bir yandan empati kuruyordum, bu işler ne zor, muhendislik ne güzel diyordum içimden. Burak'a bu boş işleri bırakmasını tavsiye etme evrenine geçmiştim."
"Bazen başka kızlara bakınca çok güzel lan diyorum, yalan yok. Bir de ergen olduğum için çok acayip duygular içindeyim. Bizim bakkalın kızı Filiz'le karşılaştık geçen bakkalda, kız bizim Elif'i döver o kadar güzel, dalıp gitmiştim kızı izlerken sonra bir anda sen girdin içeri. Bakkal bakkallıktan çıktı, üç M'li süpermarket oldu. O az önce ışıl ışıl par layan kızın ışığı söndü. Sonra fark ettim ki evet kız yıldız gibi parlıyor parlamasına ama güneş doğunca hâlâ orda durduğunu bilsem de o yıldızın görüntüsü kayboluyor be Güneş, parlaklığım yitiriyor görünmez oluyor. Öyle parlak bir şey yüzünü göstermiş oluyor ki, geçtim diğer yıldızları önümdeki, ardımdaki, sağımdaki, solumdaki karanlıklar aydınlığa çıkıyor. Seni önümde gördüğümde ardımda kalıyor tüm dertlerim, sabah güneşinde gölgesi arkasına düşen adam gibi oluyorum. Sen yokken de sana en çok benzeyenlerle teselli ediyorum kendimi demek. Sana annen baban benim kulağıma küpe olsun diye Güneş ismini takmış. Madem gözün yükseklerde aval aval gökyüzünü izleyeceksin orada gördüğün en ihtişamlı kaynak bu kız, demişler de senin bundan haberin yokmuş. Haberin olsun istedim,"