Meclis’te, her kıt’a okundukça şiddetli alkışlar kopmaktadır: Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak (Şiddetli alkışlar) Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak, O benimdir, o benim milletimindir ancak! Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilâl, Kahraman ırkıma bir gül... Ne bu şiddet, bu celâl? Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl. Hakkıdır HaJkk’a tapan milletimin istiklâl. (Alkışlar)
Akif’in yakın dostu Midhat Cemal Kuntay, birgün büyük şairi hastalığında ziyarete gider, söz arasında İstiklâl Marşı’nı kastederek: “Bu şiiri Safahat’a niçin koymadın?” diye sorar. Akif’in cevabı, Akifcedir: “O, benim değil, milletindir!”
Reklam
Fakat İstanbul ,Paris değildi;dolayısıyla Baudelaire'in Paris'in karanlık yüzüne bakarken hissettikleri hissedilemezdi.(Yahya Kemal 'e ithafen)
Sayfa 22
Ahmed Râsim ,İstanbul'da yaşanan hayatı, hem edebiyatçı, hem gazeteci hem de sıradan bir insan gözüyle görüp günlük izlenimler hâlinde anlatmıştır. Malumat gazetesinde yazdığı ve daha sonra kitaplaştırdığı Şehir Mektupları ,belki de dünya edebiyatında benzeri bulunmayan bir eserdir.
Sayfa 22
Beş yüz liralık mükâfat konusunda Mehmet Akif gerçekten çok hassastı, en büyük korkusu para için yazdığının zannedilmesiydi. Eşref Edip, onun İstiklâl Marşı’nın yazdığı günlerde maddî bakımdan bir hayli sıkıntı içinde olduğunu söyler. Hatta paltosu olmadığı için ceketle gezer, çok soğuk günlerde ise Meclis’e giderken yakın dostu Baytar Şefik Bey’in paltosunu giyermiş. Şefik Bey, birgün, “Akif Bey, şu mükâfaatı reddetmeyip de bir muşamba, yahut palto alsaydınız daha iyi olmaz mıydı?” diyecek olmuş. Eşref Edip diyor ki: “Hiddetinden ne hallere girdiğini görmeliydiniz. Böyle söylediği için tam iki ay Şefikle konuşmadı.”
'Ağlarım hatırıma geldikçe gülüştüklerimiz' ‐--Sâmî
Sayfa 14
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.