“Her şehrin hatta her semtin bir sahibi vardır. İstanbul’da Üsküdar’ın sahibi Aziz Mahmut Hüdayi Hazretleri’dir mesela. Bütün İstanbul şehrinin sahibi ise şeksiz şüphesiz Hazret-i Eyyub-el Ensari.”
Kim umar senden vefayı
Yalan dünya değil misin
Muhammed Mustafa'yı
Alan dünya değil misin
Sihr ile donatıp kendin
Meydana salan semendin
Aleme mihnet kemendin
Salan dünya değil misin
Kasd edip halkın özüne
Toprak doldurup gözüne
Ehl-i gafletin yüzüne
Gülen dünya değil misin
Aziz Mahmut Hüdayi Hazretleri
Her şehrin hatta her semtin bir sahibi vardır. İstanbul'da Üsküdar'ın sahibi Aziz Mahmut Hüdayi Hazretleri'dir. Mesela bütün İstanbul şehrinin sahibi ise şeksiz şüphesiz Hazreti Eyyüb El- Ensari.
Aziz Mahmut Hüdayî, sokakta görseniz iyi giyimli bir hoca efendi idi. Bu kıyafetiyle onu görenler bir şeyh efendi diyemezdi. Ama hücresine geldiğinde, Yâri ile baş başa kaldığında o libası çıkardığında altında yün abası olduğu görülürdü. Kendine iç gömlek olarak onu almış. Dışa niye söylesin, dışa niye belli etsin, kimilerinin belli ettiği gibi.
Şimdi günümüzde tasavvuf modası var. Şimdilik mahzurlu değil gibi duruyor. “Şimdilik” kaydını da
unutmamak lazım. Çünkü tasavvufun, tasavvufun yeniden keşfedilmeye ihtiyacı var. İhmal edildi, hakkı
yendi, kötülendi, dışlandı, yerine başka şeyler ikame edildi. Oysa binlerce senelik bir geleneği olan yerden geliyor.