"Ecel Şerbeti"ni zar-zor içen mahkûm, yine Bostancı eşliğinde, infaz için, Topkapı Sarayı'nın Bâb-ı Hümâyun'la Bâbusselâm arasında kalan Cellat Çeşmesi'nin önündeki cellat taşının yanına getirilir, başı taşın üstüne özenle yerleştirildikten sonra bir vuruşta infaz edilirdi.
İnfaz edilen kişi eğer müslüman ise, kesti ki başı sırt üstü yatırılan cesedin sağ koltuğunun altına konurdu...
Bugün de risk almak ve kararlı olmak anlamında kullandığımız "kelle koltukta" deyimi buradan gelmiştir.