Söyle bana hindiba
Kartallar uçar mı bir harâbeden Köprülerden benim yârim geçer mi Sen neden bu kadar güzelsin, bilmem Taşırsın yeryüzüne ebedî tohumları Ben ise kuruyacak bir suyun mahkûmuyum Avuçlayıp öpüyorum kumları Bir karadelikten bakarken hayat Meydan okuyanlar kim bu serâba Söyle bana hindiba Sen nasıl bu kadar ceylan koşması Sen nasıl bu kadar yollar
Her dizesi ayrı ayrı yüreğime dokunan
Kartallar uçar mı bir harâbeden Köprülerden benim yârim geçer mi Sen neden bu kadar güzelsin, bilmem Taşırsın yeryüzüne ebedî tohumları Ben ise kuruyacak bir suyun mahkûmuyum Avuçlayıp öpüyorum kumları Bir karadelikten bakarken hayat Meydan okuyanlar kim bu serâba Söyle bana hindiba Sen nasıl bu kadar ceylan koşması Sen nasıl bu kadar yollar
Reklam
Okumaya/dinlemeye doyamadığım şiir..
Kartallar uçar mı bir harâbeden Köprülerden benim yarim geçer mi Sen neden bu kadar güzelsin, bilmem Taşırsın yeryüzüne ebedi tohumları Ben ise kuruyacak bir suyun mahkûmuyum Avuçlayıp öpüyorum kumları Bir kara delikten bakarken hayat Meydan okuyanlar kim bu serâba Söyle bana hindiba Sen nasıl bu kadar ceylan koşması Sen nasıl bu
"Ecel Şerbeti"ni zar-zor içen mahkûm, yine Bostancı eşliğinde, infaz için, Topkapı Sarayı'nın Bâb-ı Hümâyun'la Bâbusselâm arasında kalan Cellat Çeşmesi'nin önündeki cellat taşının yanına getirilir, başı taşın üstüne özenle yerleştirildikten sonra bir vuruşta infaz edilirdi. İnfaz edilen kişi eğer müslüman ise, kesti ki başı sırt üstü yatırılan cesedin sağ koltuğunun altına konurdu... Bugün de risk almak ve kararlı olmak anlamında kullandığımız "kelle koltukta" deyimi buradan gelmiştir.
Söyle bana hindiba
Kartallar uçar mı harâbeden, Köprülerden benim yârim geçer mi? Sen neden bu kadar güzelsin, bilmem Taşırsın yeryüzüne ebedî tohumları Ben ise kuruyacak bir suyun mahkûmuyum Avuçlayıp öpüyorum kumları Bir karadelikten bakarken hayat Meydan okuyanlar kim bu serâba Söyle bana hindiba Sen nasıl bu kadar ceylan koşması Sen nasıl bu kadar yollar
Söyle bana hindiba
Kartallar uçar mı bir harâbeden Köprülerden benim yarim geçer mi Sen neden bu kadar güzelsin, bilmem Taşırsın yeryüzüne ebedi tohumları Ben ise kuruyacak bir suyun mahkûmuyum Avuçlayıp öpüyorum kumları Bir kara delikten bakarken hayat Meydan okuyanlar kim bu serâba Söyle bana hindiba Sen nasıl bu kadar ceylan koşması Sen nasıl bu kadar yollar
Sayfa 9
Reklam
31 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.