Çinliler, Kaşgar'da çok korkunç katliamlar yaptılar. Cengiz'in hortlayan torunları adını verdikleri yüz binlerce Türk’ü insafsızca öldürdüler. Halk Fergana ve Taşkend'e doğru kaçmaya başladılar. Bu kaçış Çinlileri çok memnun ediyordu, boşalan yerlere Çinlileri yerleştiriyorlardı.
Sayfa 181
Türk âleminin, tarihte olduğu gibi bugün de en büyük düşmanı Ruslar ve İngilizlerdir. Dünyada düşmanı bu kadar çok olan başka bir millet yoktur.
Sayfa 183
Reklam
"Okyanus mu iki şehrin arası, Kaç saatlik yol ki şunun şurası?"
Sayfa 231
Tüketim Aracı olarak "Aşk/ınlık -67
Aklın ve bedenin alabildiğine abartıldığı bir medeniyet olarak Batı kapitalist sistemle buluştuktan sonra pek çok değer gibi aşkı da tüketim unsuruna dönüştürerek aşkın olandan bedensel olana indirmiş, daha doğrusu sevgiyi tüketmiştir. Sevgililer Günü, Hristiyani kökenine rağmen artık bir tüketim aracıdır. Tıpkı Noel''in yılbaşına dönüştürülerek dini içeriğinden boşaltılıp sekülerleştirilmesi, tam bir tüketim çılgınlığına dönüştürülmesi gibi Sevgililer Günü muhabbeti de modernitenin kapitalist ahlakla buluşmasından doğmuştur. Aşkınlık adına ne varsa hepsini kaba bir dünyeviliği indiren modernite sevgiyi cinselliğe indirgeyerek, bunu da “cinsel devrim”le meşrulaştırarak adeta cinsel serbestiyi toplumsallaştırması kapitalizmin eklektik olduğu kadar saptırıcı, dönüştürücü özelliğinin en başarılı formülasyonlarından biridir. Hiçbir kutsalı kalmayan modern insanın aşk gibi soyut ve ulvi bir değerin içini boşaltarak her türden ilişkiyi meşrulaştırıcı işlevi yanında “Sevgililer Günü” muhabbeti de kapitalizme hayat pompalayan yapının/anlayışın post-modern dünyaya özgü ''değer tüketilmesi''ne bir örnektir . Tüketim aşkına her türlü değerin çürütüldüğü ortamda aşk kelimesi tüm kutsalların yerini alan ve tüm cürümüşlükleri kutsayan bir anahtara dönüştü günümüzde.
"Zehirle pişmiş aşı yemeğe kim gelir?"
Evvelâ herkesin can attığı Avrupada yaşamak gayesini, kaba bir zevk işi olmaktan çıkarmak gerek... Kimse Avrupaya öğrenmek için gitmemiş, zevketmek uğrunda öğrenmek angaryasına razı olduğu için gitmiştir. Bu işi Yunus Emre'nin; "Zehirle pişmiş aşı yemeğe kim gelir?" Mısraında olduğu gibi, ulvî surette belalaştırabiliyor muyuz? Seyredin o zaman, Avrupaya gideceklerden gelecek faydaları!..
Sayfa 146
Akla, mantığa, yüksek ahlaka, ilme, çalışmaya, hak ve hukuka, aileye çok önem vermesine rağmen müslümanlar bu güzellikleri öğrenip, ona göre yaşayamamışlardır. Sadece surelerin ve ayetlerin anlamlarını öğrenmeden, düşünmeden okuyup geçmişlerdir.
Sayfa 96
Reklam
209 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.