Milli kütüphanenin balgat dönüşünde bir dolmuş acı bir fren yaparak arkamızda durdu. Benim arkamdaki kadını sıkıştırarak kaldırımın üzerinden devam edipkırmızı ışıkta geçti. İlerde bir yerde yolcu indirirken gördüm; tam benim geçtiğim sırada sinyal falan zaten hak getire, hızla yola çıktı (dolmuşlarda sinyal kolunu ekstra aksesuar olarak satıyorlar "opsiyonel"), ben çarpmamak için sola kırdım, sanimlekurtardım. Sakinimdir, trafikte kavga falan etmem, herkese yol veririm, gecenin üçünde boş ara sokaklarda dönerken bile sinyal veririm, bunun ülkeme ve çevreme saygı olduğunu düşünürüm. fakat üst üste gördüklerim üzerine dolmuşun önüne geçtim durdum, arabadan indim. Dolmuştan babam yaşında ufak tefek bir amca atladı, bırakın tartışmayı bizim kültürde elini öpmem gereken bir insan... Birbirimize doğru yürümeye başladık, yaklaştığımızda ben amcaya gülümsemeye başladım. Durduk, o da bana gülümsedi. -amca ne yaptığını gördün mü? -e oğlum biz de ekmek parası kazanıyoruz. -bak amca ekmek parası kazanacağım derken son beş dakikada kaç kişiyi ekmekten ediyordun. -doğru, dedi. birbirimizin omzuna vurduk ve arabalara bindik. Herkes şaşkınlıkla bizi seyretti. birbirimize el salladık ve devam ettik. Bir ihtimal "ne sırıtıyon" diye gözüme yumruğu da yiyebilirdim ama olmadı. İçinizi sevgiyle doldurun ve etrafınıza yayın. Sevgi de size döner nefret de...
Özgür, "Ağabey, yan masadaki adam kesin muhabbete girecek, aman gelince özel konuşuyoruz' deyip geri gönderelim" dedi. Cidden baktım ileride bıyıklı bir amca bize bakıyor. Kalktı, yanımıza geldi. Biz hazırız "oturabilir miyim" diyecek, biz de "kusura bakmayın, ailevi" falan diyeceğiz Durdu..."Arkadaşlar, cennet bile yalnız çekilmezmiş" dedi. Biz birbirimize baktık ve "Buyur ağabey" dedik O akşam o tanımadığımız amca bize harika ve ilginç hayat hikayeleri anlattı.
Reklam
cidden baktım ileride bıyıklı bir amca bize bakıyor. kalktı, elinde rakısı geldi. biz hazırız; "oturabilir miyim?" diyecek, biz de "kusura bakmayın, ailevi" falan diyeceğiz. durdu. "arkadaşlar, cennet bile yalnız çekilmezmiş." dedi. biz birbirimize baktık, "buyur ağabey" dedik.
Mutlu olmak istersen …
Üç çocuk cevizleri paylaşamıyormuş, bir dervişten yardım istemişler: “Amca bu cevizleri bize paylaştırır mısın?” Derviş:“ Kul hakkı mı , Allah hakkı mı olsun?” der. Tabii ki Allah hakkı , demiş çocuklar. Onun adaletinin ne kadar şaşmaz olduğunu bilerek. Derviş çuvaldan bir avuç ceviz almış , çocuklardan birine vermiş; birine geri kalan tüm çuvalı vermiş, diğerine dönmüş: “Sana hiç yok.” demiş ve uzaklaşmış. Aslında bu kadar net, dönün bakın dünyaya Allah’ın böyle dağıttığını göreceksiniz. YOKSA hiç engelli olmazdı, yoksa aynı yaşta ölürdük, yoksa… İSYAN ETMEK DE SAHİP OLDUKLARINIZIN FARKINA VARIP MUTLULUKLA YÜRÜMEK DE ELİNİZDE.
Sayfa 159 - Elma yayıneviKitabı okudu
Aslanlar, maymunlar ve insanlar gibi filler de topluluklar halinde yaşarlar. Aralarında bir bebek varsa kuzen, amca, teyze, kardeşler, anne, her yetişkin fil, bebeğe hiç kimsenin dokunmaması için ona göz kulak olurlar.
Sayfa 27
1940'lı yıllar , bir Çingene vatandaşımız , Romanda diyebiliriz .Tekirdağ'ın orta yerinde at arabasının üstünde elinde bir bez çıkın , bağırıyor :'' parasını kim düşürdüüüüü,parasını düşüren çıksıııın !''Kimse de çıkmıyor para benim diye .. birazdan ağlaya ağlaya yaşlı bi amca geliyor. Emekli olmuş , emekli parasıyla ev almaya giderken ev parasının olduğu torbayı düşürmüş ..Yana yana hayatı boyunca biriktirdiği o parayı arıyormuş .. Roman vatandaşımıza sarılıp , hüngür hüngür ağlıyor .. -üzülme amca sen beni bulamasan da ben seni bulurdum zaten . -Oğlum layık değil ama şuradan para al lütfen . -Amca biz dilenci miyiz ?Ayıp ederisn vallaha , deyip parayı almıyor adam .. elbisesi yırtık pırtık , arabası dökülüyor .. 1940 yılların çingenesine bakın ,2000 li yılların bakanına . Anladınız mı ülke niye bu halde ?
Reklam
16 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.