Behçet Necatigil, 13 Aralık 1979 tarihinde aramızdan ayrıldı. Zincirlikuyu mezarlığında gür ağaçların serin gölgesinde yatıyor artık. “Aramızdan ayrıldı” deyişi doğru değil aslında.
Ayrılmadı çünkü, kendisi de biliyordu, galiba emindi de, önceden yazdığına göre bunu :
Ben gidince bir renk uçar
Albümlerinizden
Kendince bir ses erir havada.
Bir eksiklik kalan fotoğraflarda
Ama gene olurum
Aranızda.
Sizinle kendimi sayarak
Ben de varım hâlâ boşlukta
Bir dayanak aramalarınızda.
Dikilitaş’tan kalkan ve evimizin önünden geçerek Eminönü’ne giden bir otobüs vardı. Özellikle Cağaloğlu’na gideceği günler bu otobüse binmek istediğinden, bizim duraktan geçiş saatlerine ait bir liste çıkarabilmek için haftalarca otobüsü izledi; ancak otobüs her gün farklı saatlerde geçiyordu. Saatlerin düzenini asla keşfedemedi, ama şu dizeler çıktı ortaya:
Bir mahşerde itile kakıla
Sindikçe sinerek
Ben bu yaşa gelmiş adam
Başka yere gidemem ki.
Bu duraktan bu otobüs
Ne zamanları geçer
Sorarım gülerler:
Bekle, baba!
Beklerim kış yaz ayaz
Kuyruklarda
İstanbul’da yaşıyorum
Yaşamaksa