"hakikate ermek ,
kendini de dünyayı da okuyup,
anlayıp yutmak
ve dürüp kaldırmak mıdır defteri?
yoksa kendinde ve dünyada
'anlaşılmaz olan' ın gövdesinden
kendine yeni bir ' k e n d i l i k '
yontup çıkarmak mı? "
Sayfa 25Kitabı okudu
Hakikate ermek kendini de dünyayı da okuyup, anlayıp yutmak ve dürüp kaldırmak mıdır defteri?
Yoksa kendinde ve dünyada anlaşılmaz olanın gövdesinden kendine yeni bir kendilik yontup çıkarmak mı?
Cahit Koytak
Sayfa 25 - KapıKitabı okudu
Yolda olmak; yol olmak, yoldaş olmakla bütünleşip tek bir bütün olmak değil midir? Yolda olmak, gerçeğin peşinde olanın evidir. Yolda yürümek, hikmet aşkıyla hakikate yürümektir. Yolda olmak bir bakıma hedefe ulaşamamaktır. Çünkü hedefe ulaşmak yolu bitirir, yolun bitmesi de yaşamı... Hikmetin sırrına ermek istiyorsa bir insan, daimi arayış be yaşamın içinde olmalıdır.
Sayfa 75Kitabı okudu
Cahit Koytak
hakikate ermek,
kendini de dünyayı da okuyup
anlayıp yutmak,
ve dürüp kaldırmak mıdır defteri?
yoksa kendinde ve dünyada
'anlaşılmaz olan'ın gövdesinden
kendine yeni bir 'k e n d i l i k'
yontup çıkarmak mı?
Allah'ı bilmek; O'nun içinde yaşamaktır.
Bu da ancak Allah'ın, o kişiye o mertebeyi bahşetmesiyle mümkün olabilir ki, buna tasavvuf dilinde: "Hakikate ermek" denir. Hakikate erip, O'nu bilen de Allah'ı göremez, ama her gördüğü yüzün O'nun yüzü olduğunu idrak edeceği için: " Nereye dönerseniz Allah'ın yüzü oradadır " <2-115> âyeti o kişide tahakkuk etmiş olur.
Sayfa 16 - Pan YayıncılıkKitabı okudu
"Hakikate ermek, kendini de dünyayı da okuyup, anlayıp yutmak ve dürüp kaldırmak mıdır defteri?"
Sayfa 25Kitabı okudu
Hakikate ermek, kendini de dünyayı da okuyup, anlayıp yutmak ve dürüp kaldırmak mıdır defteri? yoksa kendinde ve dünyada 'anlaşılmaz olan' ın gövdesinden kendine yeni bir "kendilik" yontup çıkarmak mı?
hakikate ermek,
kendini de dünyayı da okuyup,
anlayıp yutmak,
ve dürüp kaldırmak mıdır defteri?
yoksa kendinde ve dünyada
‘anlaşılmaz olan’ ın gövdesinden
kendine yeni bir ‘ k e n d i l i k’
yontup çıkarmak mı?
hakikate ermek,
kendini de dünyayı da okuyup,
anlayıp yutmak,
ve dürüp kaldırmak mıdır defteri?
yoksa kendinde ve dünyada
anlaşılmaz olan’ın gövdesinden
kendine yeni bir ‘k e n d i l i k’
yontup çıkarmak mı?
Felsefe cennet ve cehennem karşısında suskun ve hatta çaresiz kalıyor.
Oysa biz hakikate zekamızın nelere yettiğini görüp göstermek ve bir merakı gidermek için değil,
kurtuluşa ermek için yöneliyoruz...
