Sevmenin simgesel olarak da , gerçek olarak da yemekten başka bir anlama gelmediği…
Reklam
Deniz, incir, güneş, kumsal, yaşamak istediğimiz, yaşayalım yaşamayalım gönlümüzden geçirdiğimiz her birolumun, her hazzın bir imi değil midir? En azından "yaşamak sevişmektir" diyenler, diyebilenler için?...
İstediğim, denizi yazmak. Zümrütlerin, gökyakutların sabrını; ağaçların tarihsizliğini... Bir tek kıyısını kavrayabildiğimiz, anlamını ancak bir tek kıyısıyla kurduğumuz denizin öyküleri yoktur bir kara adamı için. Yolculuklara, ister gerçek ister düşsel olsunlar, yakıştırdığımız son, öbür kıyıda bitse bile, deniz gene tek kıyılıdır, üzerinde yaşayıp çalışan biri olmadıkça. Deniz, kara adamının yalnız sınırlarını kaldırışı değil, sınır düşüncesini içinden çıkarıp atıvermesidir. Her şeyin bir aradalığının bir yerde başlaması ya da bitmesidir. İstediğim, denizi yazmaktı. Her şeyin bir aradalığına yenik düşeceğimi bile bile.
..anlama, ancak zamanla olanaklı duruma gelir, daha sonra incelen anlamlarla başedebilmek için zorlardınız kendinizi. Zorlardım kendimi.
Kedi, kendi canı istediği zaman sokulur size; canı istemiyorsa, çağrılarınızı karşılıksız bırakır. Üç beş okşayışla mırıltılar, gırıltılar başlar, bunlar gitgide yükselir; bir birliktelik kurulmuştur. Ya siz, bir kımıldığınızda, onun rahatını bozduğunuz için, ya da o, uyarım doygunluğa erdiği için, bu birliktelik bir anda çatışma halini alabilir. Kedinin nankörlüğü denen, dene gelen, kedinin bu "benciliği"dir; insanca davranış kurallarından esinlenerek hayvana yakıştırdığımız bir "bencillik".
Sayfa 219Kitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.