YAŞAMAYA SOYUNMUŞUM
Dağ, taş, fırtına, yağmur, duman... Dert, düşünce, acı, keder… Sizlerden korkmuyorum ben. Kötü, haset, kıskanç, kindar, cahil… Ben sizlerden de korkmuyorum. Yaşamaya soyunmuşum ben. Allah ve vicdanımdan başka, ben hiçbir şeyden korkmuyorum.
Kötülük, kan, vahşet ve savaş dolu bu dünyada… Bin türlü tuzağın, bin türlü oyunun, bin türlü komplonun olduğu ve bühtanın yapıldığı bu dünyada… Yaşamaya soyunmuşum ben. Temiz kalarak yaşamak gibi bir sanatı öğrenmişim ben.
Kalleşlik kurgulayanlar… Beyninin arkasında düşünceleriyle gezenler… Takiye yaparak yaşayanlar… Mankurt beyinliler… Kötü arkadaşlar… Dost gözüküp kuyu kazanlar… Yüz yüzlüler, bin yüzlüler… Kurnazlar… Ben sizlerden de korkmuyorum.
Ben yaşamaya soyunmuşum, size rağmen yaşamaya. Ben savaşmaya soyunmuşum. Öyle sizin gibi şiddet savaşına da değil hani. Ben önce kendimle, sonra kötülükle savaşmaya soyunmuşum. Ben önce nefsimle, sonra kibirimle savaşmaya soyunmuşum.
Kirli düşüncelerin sulu çamur gibi dağıldığı, şeytani düşüncelerin virüs gibi yayıldığı, onurun vicdanın parayla alınıp satıldığı, NAMUSUN BACAK ARASINDAN İBARET SANILDIĞI BU GARİP DÜNYADA, YAŞAMAYA SOYUNMUŞUM BEN