Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Evet, akıl, hareketlerimize rehber olamıyor. Peki beyler, bu akıl denen şeyden biraz olsun da yararlanamaz mısınız? Yoksa hepinizi 'kaldırıp atmalı' mı? Yoksa rahat etmek için aklı mı kaldırıp atmalı? Doğrusu ikisini de atmaya gönlüm razı olmuyor. Yıllar önce bir kabiliyet olarak yurdu terketmemeye ve sizlere faydalı olmaya karar vermiştim. Bu sebeple sizlere bir şeyler öğretmek için çırpınıyorum yıllardır. Gene de herkese yetişemiyorum... Şu aklınızdan, hani her işte pek kullanmadığınız aklınızdan birazını verseydiniz bana, size kalan kısmının nasıl kullanılacağını gösterebilirdim belki. Çünkü insan tek başına ne yapabilir ki. Belki bu kadar akıl bir insanda birleşince memleket daha ileriye götürülebilirdi...
Sayfa 160 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Bütün hayallerimi sömürdünüz, gene de doymadınız. Büyük ve güzel şeyler yaratmama yardımcı olmadınız. Büyük bir sağırlıkla, kahredici bir dilsizlikle sustunuz güzelliklere. Geri istiyorum hapsettiğiniz duygularımı, düşüncelerimi. Hepinizi mahkemeye veriyorum: tahliye davası açıyorum. Ne diyorsunuz? Bize bir şey vermedin mi diyorsunuz? Ne yapmışım? Duyulmuyor, hızlı söyleyin. Gülerim saçmalarınıza. Hiçbir güzellik vermemişim onlara. Tavan diyor ki gözler ile benim köşelerimi birleştirdin sadece. Köşegenlerimin kesim noktasının elektrik kordonuna uzaklığını hesapladın. Banyodaki fayansları da, saymışım sadece. Yarım fayansları çıkarmışım, ikiye bölmüşüm... hepiniz yalan söyüyorsunuz. Ben... ben Kant gibi düşünmek istiyordum. Kelimelerle uğraşıyordum ayrıca. Evet, diyorlar hep bir olup: kelimelerle uğraştın. Kelimeleri bölüp durdun: eisen-stein, demir-taş; eins-tein, tek-taş; victor-mature, muzaffer-kāmil. Bunlarla geçirdin vaktini. Önsözler okudun hayalinde: bize yeni bir şey öğretmedin. Kaybettin. Mahkemeyi de mi kaybettim? Mahkemeyi de kaybettin. Mahkeme masrafları, ücreti vekalet filan da bana mı yıkıldı? Hepsi sana yıkıldı. Ben mahkemede sevimli görüneceğimi sanıyordum, benim bu kadar kayıp içinde olmamdan utanırlar da beni daha çok severler sanıyordum. Aldanıyorsun. Burası mahkeme: düşkünler yurdu değil. Sakın kıyameti koparmaya kalkma: mahkemenin manevi şahsiyetine hakaretten de mahkum olursun. Bir insan eşyayı da suçlayamazsa, divana istediği gibi bir tekme atamazsa insanlığı nerede kalır? Eşya da isyan eder mi insana? Insan mahkemelerinde eşyalar davayı kazanır mı?
Sayfa 670Kitabı okudu
Reklam
Motun'un çelik elleriyle kurulan Türk ordusu 2200 yıldır, kanatlanmış atlarıyla doğudan batıya doğru akıp durmuştur. Kaşgarlı'nın "kuş kanatın er atın" (kuş kanadıyla er atıyla) dediği erler bu ordunun erleridir. Yahya Kemal'in "bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik / bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik"
"Haklıydı: Samimi olmayanlara düşünme sanatından, dil ve matematikten, Büyük Arya-Dharma'dan, din ve ilimden, idare ve matematikten, fizik ve kronolojiden, nefis kontrolundan, yurdu terk eden kabiliyetlerden, müzik ve matematikten, tolerans ve tabiattan, soyadı alınırken takip edilen yollardan, akıl hareketlerimizin tek nedeni olabilir mi'den, insan ve otomattan, mühendis nasıl yetiştirilir'den ve kibernetikten söz edebilir miydi?"
Sayfa 188Kitabı okudu
Bugün öğleden sonra saat ikiden itibaren eşyayı suçlamaya başladım. Önce üzerinden kalkmadığım divan-yatak suçlandı. Sonra tavan ve en sonunda banyo-tuvalet. Bütün düşüncelerimi emip bitirmekle suçluyorum sizleri. Bütün hayallerimi sömürdünüz, gene de doymadınız. Büyük ve güzel şeyler yaratmama yardımcı olmadınız. Büyük bir sağırlıkla, kahredici
Sayfa 670Kitabı okudu
Samimi olmayanlar…
Bilir misin Mustafa bir adama çok kızdığı zaman ne dermiş? Jale Hanım anlatırdı: “Yahu Jale,düşünebiliyor musun: adam samimi değil.” dermiş.Mustafa için bundan büyük suç olamazdı. Haklıydı: Samimi olmayanlara düşünme sanatından,dil ve matematikten,Arya-Dharma’dan,Kızılderililerin uğradığı haksızlıklardan,din ve ilimden,idare ve matematikten,fizik ve kronolojiden,nefis kontrolünden,yurdu terk eden kabiliyetlerden,müzik ve matematikten,tolerans ve tabiattan,soyadı alınırken takip edilen yollardan,akıl hareketlerimizin tek rehberi olabilir mi’den,insan ve otomattan,mühendis nasıl yetiştirilirden ve kibernetikten söz edebilir miydi?
Sayfa 188 - İletişimKitabı okudu
Reklam
“Kalkınmadan ne anlıyoruz? Bugün çok yaygın olmakla beraber, pek de açık olmayan bir tanım da şudur: Bir ülkenin bütün doğal, sosyal ve malî gücünü etkili bir biçimde harekete geçirerek, yurdu ve toplumu daha ileri seviyeye getirmektir."
Atatürk
Kabartmalı ve yüksek Bir mermerin üstüne çıkmış atıyla (Böylece tanışmış oldum heykel sanatıyla) Baba ordaki kadın sırtında ne taşıyor? "Bomba." Neden? " Türk yurdu topyekûn savaşıyor. "
Sayfa 119Kitabı okudu
Ölüm vakti yoktur iç savaşlar kundakladım işgal ülkelerinde Değil mi ki külrengi tepeler arasında denize koşan binlerce derecik Değil mi ki sarıca başaktan karınca özeniyle günü sağan güzelim insanlar ve helen yurdu ve sınıf uzlaşmazlığı ve anadolu ve evrensel kardeşlik
Sayfa 92 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
202 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.