Devletin o günkü sınırları Kanuni döneminden daha da genişti. Hatta çok değil bir on beş sene sonra oğlu Genç Osman döneminde gerçekleştirilen Hotin Seferi ile devlet daha da büyüyecekti. Ama onları büyük yapan hükmettikleri toprakların büyüklüğü değil tevazularının büyüklüğü idi.
Bir gün Ebu Osman'ın üzerine bir damdan bir leğen kül döktüler.Elbisesini temizleyip şükür etti. Ona: " Bu şükür edilecek birşey mi?" dediler. Dedi ki, ateşe müstehak olupta kül ile idare edilen kimse şükretmeye müstehak değil mi?