Hoca Ahmed Yesevî, söylediği hikmetlerle Orta Asya bozkırlarında yaşayan insanlar arasında büyük nüfuz kazanmış ve halk zümreleri onun etrafında kümelenmişti. Bunlar, İslam’a yeni girmiş son derece samimi Türklerdi ve Buhara, Semerkant, Horasan halkı gibi Arap ve Fars lisanına hakim değillerdi. Bu yüzden Arapça ve Farsçayı çok iyi bilmesine rağmen onlara kendi dilleri olan Türkçe ile seslenmeyi tercih etti.
Kul hoca Ahmed gaflet ile ömrün geçti Vah ne hasret! Gözden, dizden kuvvet geçti Vah ne yazık! Pişmanlık vakti yetti Amel kılmadan kervan olup göçtüm ben işte ___Ahmed Yesevi, Divan-ı Hikmet
Reklam
Muhabbet şarabıdır Çay
Şeyhim Hoca Ahmed Yesevi çaydan içtiği vakit çok hoşuna gider. 'Bu cennet şarabıdır' der; Sonra çaya dua eder. İşte o günden beridir ki dergâhta zikirler çay ile çekilir, muhabbet şarabı çay ile içilir."
Sayfa 273Kitabı okudu
Uçmak-2
Günümüzde ulaştığımız fizik bilgisi; bir şeyin uçabilmesi için öncelikle fazla ağırlıklarını atması, sonra yeterli hıza ulaşması halinde yerçekiminden kurtularak yükselme ivmesi kazanabileceğini söylüyor. Çözümlemeye çalıştığımız metindeki vurgu da buna benzer bir denklem üzerine kurulmuştur. Zulmü bertaraf ederek fazlalıkları atıp il (devlet)
Sayfa 74 - Post Kitap, Divan Edebiyatı Vakfı Keyfiyet Mahfili Türkçe Araştırmaları: 1, 1. Baskı, İstanbul 2020, TÜRKÇEDE UÇMAK
Rivayet olunur ki Hoca Ahmed Yesevi'nin bir öküzü vardı. Daima üstünde bir heybe ile kaşık, kepçe ve keşkül taşır, şehrin çarşısında dolaşırdı. ihtiyacı olanlar miktarınca alırlardı ve parasını heybeye bırakırlardı. O öküz, akşama dek her gün gezerdi. Sonra Hoca Ahmed Yesevi'nin hanesine dönerdi. Şayet biri o kaşıklardan alsa ve parasını heybeye bırakmasa o hayvan o kişinin ardından ayrılmazdı; ta ki o kişi o parayı heybeye bırakıncaya dek.
Sayfa 165
"Bir gün" dedi "Şeyhim Hoca Ahmed Yesevi beldeler aşıp halkı irşat ederken bir köye misafir olur. Olacak o ya, misafir olduğu evin hanımı gebedir ve doğum vakti yakındır. Ebeler gelirler. Evin eri Hoca Ahmed Yesevi'den dua etmesini ister ve o dahi dua eder taze anaya ve dünyaya gelecek balaya. Hasııli hatun sağ selamet, bala güneş yüzlü... Evin eri doğumun ve yeni balanın vesilesiyle oradakilere şenlik eder çaylar sunar. Şeyhim Hoca Ahmed Yesevî çaydan içtiği vakit çok hoşuna gider. 'Bu cennet şarabıdır' der; Sonra çaya dua eder. İşte o günden beridir ki dergâhta zikirler çay ile çekilir, muhabbet şarabı çay ile içilir."
Sayfa 273Kitabı okudu
Reklam
Rivayet olunur ki Hoca Ahmed Yesevi'nin bir öküzü vardı. Daima üstünde bir heybe ile kaşık, kepçe ve keşkül taşır, şeh- rin çarşısında dolaşırdı. İhtiyacı olanlar miktarınca alırlardı ve parasını heybeye bırakırlardı. O öküz, akşama dek her gün gezerdi. Sonra Hoca Ahmed Yesevi'nin hanesine dönerdi. Şayet biri o kaşıklardan alsa ve parasını heybeye bırakmasa o hay- van o kişinin ardından ayrılmazdı; ta ki o kişi o parayı heybeye bırakıncaya dek.
Plr-i Türkistan Hoca Ahmed Yesevi'nin duasına sen de "Amin" der misin? "Beni her ne eylersen eyle, lakin aşık eyle Allahım ... "
Hoca Ahmed Yesevi, Türklerin dini-tasavvufı hayatında geniş ve derin etkiler yapmış ve bundan dolayı "Pir-i Türkistan" namıyla meşhur olmuş biridir. Mutasavvıf-şair, Yeseviyye tarikatının ku­rucusudur.
Sayfa 243 - Kronik KitapKitabı okudu
148 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.