(...) devran dizlerinin üstündeki fotoğraftan saim bey’e dik dik bakıyordu. yirmi beş yıl önce örgüt üyesi diye yakalayıp karayazı’ya, ilçe jandarma merkezine getirmişlerdi devran’ı. sağ bacağında kurşun yarası vardı. doktor sadece kanamayı durdurmuştu. ilçenin genç savcısı salim bey de tutanak ve gözaltı işlemleri için jandarma merkezine çağrılmıştı. devran’ı nezarette yaralı halde sorgulanırken görmüştü. gözlerinde ne korku vardı ne de merhamet isteği. yaralı olmasına rağmen ağır işkenceler yapılmıştı; konuşmuyordu, anlatmıyordu bir türlü. “ben çobanım, hayvanlarımı otlatırken beni bacağımdan vurdular”dan başka bir şey demiyordu. üç gün sürdü devran’ın sorgusu. işkence tezgahında can verdiğinde gözleri çakmak çakmak açıktı. işkenceli sorgunun bazı bölümlerine salim bey de tanıklık etmişti. devran ölünce, “çatışmada yaralı ele geçirilen terörist tüm müdahalelere rağmen kurtulamadı,” diye tutulan tutanağa da, sahte otopsi raporuna da savcı sıfatıyla imzayı o atmıştı. o günlerde vatan ve millet adına bunları yapmak meşru ve doğru geliyordu herkese. bir müddet sonra başsavcılığa, oradan da üst yargı savcılığına atandı salim bey. devletine özde bağlılığının mükafatını hayatı boyunca almaya devam etti. emekliliğiyle birlikte avukatlığa başlayınca da kamu ihale davalarının aranan ismi olarak büyük paralar kazanmaya başlamıştı. istanbul’da lüks bir yaşamın içinde olsa da kimi zaman aklına gelen karayazı günleri ve devran sürgücü olayı canını sıkıyor, içini sızlatıyordu. yine de yıllar içinde meşgaleyle unutmayı başarmıştı. (syf. 22)
Savcı Salim Beyin vicdanı,Devran Sürgücü’ye yapılan işkenceler,fakirlikten donarak ölen bebek,çayır çimen Mühendisi,utanan kapkaççı,direnen Seval ve izlemekle yetinen atanamayan fizikçi,yürekleri dağlayan yoksulluk ve Baran’ın Beşiği,yalancı kaymakam kandırılmış halk,avm emekçilerinin asıl yüzü,muhafazakar insanların iki yüzlülüğü,vicdanınızı topluma bakış açınızı değiştirecek öykülerden oluşan kitap tamamiyle gerçek hikayeler ... Benim en çok etkilendiğim devran hikayesi ve de en çok güldüğüm avm hikayesi.:)
Reklam
Devlet adı altında işkenceli ölüm...
"Ben çobanım, hayvanlarımı otlatırken beni bacağımdan vurdular"dan başka bir şey demiyordu.Üç gün sürdü Devran’ın sorgusu. İşkence tezgâhında can verdiğinde gözleri çakmak çakmak açıktı. İşkenceli sorgunun bazı bölümlerine Salim Bey de tanıklık etmişti. Devran ölünce, “Çatışmada yaralı ele geçirilen terörist tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı,” diye tutulan tutanağa da, sahte otopsi raporuna da savcı sıfatıyla imzayı o atmıştı. -O günlerde vatan ve millet adına bunları yapmak meşru ve doğru geliyordu herkese...
Devran: O bir çobandı.
“Ben çobanım, hayvanlarımı otlatırken beni bacağımdan vurdular”dan başka bir şey demiyordu. Üç gün sürdü Devran’ın sorgusu. İşkence tezgâhında can verdiğinde gözleri çakmak çakmak açıktı. İşkenceli sorgunun bazı bölümlerine Salim Bey de tanıklık etmişti. Devran ölünce, “Çatışmada yaralı ele geçirilen terörist tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı,” diye tutulan tutanağa da, sahte otopsi raporuna da savcı sıfatıyla imzayı o atmıştı. O günlerde vatan ve millet adına bunları yapmak meşru ve doğru geliyordu herkese.
Sayfa 22 - İletişim Yayınları, 1.Basım Nisan 2019, İstanbulKitabı okudu
Ve nicesi...
Şikâyet edilenler arasında kendisi de vardı, savcı Salim Kurtoğlu. Onlarca şikâyet dilekçesi vermişti Hasan Sürgücü, hepsinde kendisinin, jandarma komutanının, doktorun, kaymakamın adı vardı. Her şeyi anlatmıştı dilekçelerde Hasan Amca. Biliyordu, yıllardır her şeyi biliyordu. Tek bir dilekçesi bile işleme konulmamıştı. Dönemin savcısı olarak kendisine tek bir soru dahi sorulmamıştı. Ne soruşturma açılmış ne araştırma yapılmıştı. Öylece sümen altı edilmişti. Hasan Sürgücü, Hasan Amca vazgeçmemiş, her yıl yenilemişti şikâyet dilekçesini. Hepsinde de, “soruşturmaya yer olmadığı” kararı verilmişti.
Sayfa 21 - İletişim Yayınları, 1.Basım Nisan 2019, İstanbulKitabı okudu
Bu sayının satışa çıktığı günlerdeydi. Rıfat Ilgaz, Osmanbey Matbaasındaki odasında yazı yazıyordu. Kapı vuruldu . . . Gelen, beklenen görevliler değildi: ... Ben yazdığım yazıya öyle dalmıştım ki karşımda Cezaevi Müdürü'nü görünce, yazdığımı da yazacağımı da şaşırmıştım. İster istemez yer gösterip, buyur ettim. Çay mı, kahve mi'den başlamıştım
Reklam
21 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.