AĞLIYORUM
Ayda yürüdüm bu akşam
Onca gürültüde sessiz
Ne çayın tadı var
Ne kahvenin
Anladım olmuyor sensiz.
Bir sigara, bir daha...
Saat kaç?
Daha çok var sabaha
Ellerim şakaklarımda
Gökyüzünde gözlerim
Birazdan yağmur başlayacak
Kalemi elime alıp
Deryaya dalacağım
Her iki damlanın birinde
Seni bulacağım.
Beni şair
Yazdığımı şiir sanma
Göz göze gelemeyince
Gözü damlaya
Damlayı söze bağlıyorum
Hiç kimse duymuyor sesimi
İşte ben öyle ağlıyorum.
Kasım 1990
İnsan hayatı çok karmaşık. Bütün aksaklıklara, kusurlara, yanlışlara, kazalara, belalara, ayrılıklara rağmen bir şekilde devam ediyor. Bazen, çok bunaldığınız ya da kırıldığınız anlarda sizin için bir süreliğine durmasını istiyorsunuz. Ama durmuyor. Hatta çoğu zaman daha da hızlanıyor. Sizin kırgınlıklarınızın, hatalarınızın, kayıplarınızın dünya için ne kadar önemsiz olduğunu göstermeye çalışırmış gibi bir hal alıyor. Kendi duygu karmaşanıza odaklandığınız anlarda öyle süratle akmaya başlıyor ki, zamanla bazı şeyleri takip edemiyorsunuz. Takip edemediğiniz bu meseleler gelip ayağınıza dolanıyor ve sizi sertçe yere çalarak nevrinizin dönmesine neden oluyor. Tekrar doğrulduğunuzda sizin karmaşanız dışında dönen dünyayı fark ediyorsunuz ve o andan itibaren yapmanız gereken tek şey düzene ayak uydurmak oluyor.
Evet. düzene ayak uydurduğunuz müddetçe oyuna dâhisiniz. Düzenin bir parçası olduğunuzda insanlar yüzünüze gülüyor, size kibar şeyler söyleyip iyiliğinizi düşünüyormuş gibi davranıyor. Düzene dahil olduğunuz müddetçe onlardan birisiniz. Aksi olduğu ise, önemsenmeyip bir köşeye atılıyorsunuz. Sanki size hiç ihtiyaçları yokmuş gibi, bu çark sensiz de döner güzelim derlermiş gibi gözlerini karartıp, yokluğunuzu görmezden geliyorlar. Umursamıyor ya da önemsemiyorlar. Ve bu da hiç hoş bir duygu olmuyor, tecrübelerimden biliyorum.
ağustos çıkmazı
beni koyup koyup gitme
ne olursun
durduğun yerde dur
kendini martılarla bir tutma
senin kanatların yok
düşersin yorulursun
beni koyup koyup gitme
ne olursun
bir deniz kıyısında otur
gemiler sensiz gitsin bırak
herkes gibi yaşasana sen
işine gücüne baksana
evlenirsin çocuğun olur
sonun kötüye varacak
beni koyup koyup gitme
ne olursun
elimi tutuyorlar ayağımı
yetişemiyorum ardından memleket havası
hevesim olsa param olmuyor
param olsa hevesim
yaptıklarını affettim
seninle gelemeyeceğim attilâ ilhan
beni koyup koyup gitme
ne olursun