“iktisadi kalkınma" programları hazırlanmıştır. Bu programların çoğu "iktisadî kalkınma" adı verilen bir "bilim" çerçevesinde öngörülmektedir. Aslında Batı için mesele olan şey, geri kalmış diye baktığı ülkelerin derdine derman olmak değil, fakat mevcut sömürü düzeninin sürdürülme imkânlarını "bilimsel bir tabana" oturtma endişesi ve gayretidir. Nitekim "kalkınma iktisadı" adı verilen varsayımlar en başta, "geri" dediği ülkelerin onulmaz bir kısır döngü içinde bulunduklarını ispat etmekle konuya girerler. Binlerce sayfalık incelemelerinin, araştırmalarının hiçbir satırında bu ülkenin çocuklarına ümit verebilecek bir tek satıra bile rastlayamazsınız. Fakat bu ülkelerde işbaşına getirilen siyasî kadrolar, delil olarak ellerinde hep bunlardan öğrendiklerini tutmayı "bilimsel" bir davranış sayarlar ve sanırlar.”
Tüm krallara eşit biçimde bağlılık ve itaat borçluyuz; çünkü onların resmi göreviyle ilgilidir bu. Ama sevgi ve saygıyı değerlerine göre göstermeliyiz. Siyasi seyre göre, kralların kötülüklerini sabırla onaylayarak, kusurlarını gizleyerek, otoriteleri bizim desteğimize ihtiyaç duyduğunda her eylemlerini iyi karşılayarak yardımlarımızı sunalım.