~ - Mutlu musun?
+ Ne miyim? Mutlu muymuşum! Ne saçma! Tabii ki mutluyum. Ne sanıyor ki? Mutlu olmadığımı mı? / 30
~ Kızın yüzü de aynaya ne çok benziyordu. Bu imkânsızdı; ne de olsa insan kendi ışığını ona yansıtan kaç kişi tanırdı ki? İnsanlar daha çok - benzetme yapmak isteyen Montag mesleğinden ilham aldı - meşaleye benzerdi, bir esintiyle
"Senin için üç yıl öncesi çok eskide. Ama hapiste yaşayan, hayatlarında kederden başka olay olmayan bizler, zamanı ıstırabın zonklamalarıyla ve acılı anların anısıyla ölçmek zorundayız. Düşünecek başka bir şeyimiz yok. Acı çekmek –sana tuhaf gelse de– bizim varoluş yolumuzdur, çünkü var olduğumuzun bilincine varmamız için tek yoldur; geçmişte çektiğimiz acıların anısı ise kimliğimizin sürekliliğinin garantisi, kanıtı olarak gereklidir bizim için. Neşenin anısıyla aramdaki uçurum, şu anda neşeyle aramdaki uçurum kadar derindir. Beraberken hayatımız dışarıdan sanıldığı gibi zevk, sefahat ve kahkahadan ibaret olsaydı, bir tek ânını bile anımsayamazdım. Bu hayat, trajik, acılı, uyarılarıyla uğursuz; bıktırıcı olayları ve çirkin şiddetiyle sıkıcı ya da korkunç anlarla, günlerle dolu olduğu içindir ki, tek tek her olayı ayrıntılı biçimde görebiliyor, işitebiliyorum, daha doğrusu başka pek bir şey göremiyor, işitemiyorum. İnsanlar burada ıstırapla öyle içli dışlı yaşıyorlar ki..."
“Bir şeyi saklamanın en iyi yolu, onu herkesin görebileceği bir yere koymaktır.”
“İp çok ama ben uçlarını bulamadım.”
“Bir kadının sezgileri, bazen en mantıklı çıkarımlardan bile daha değerli olabilir. Karmaşık beyinleriyle ard arda sıraladıkları senaryoları mutlaka dikkate alın. Bunlar sizi hiç tahmin etmediğiniz sonuçlara