Gerçek ve sahiciyi arayan kişioğlu, tek bir sınava girer, o sınavda da her zaman tek ve aynı soru vardır: Unuttuğun neydi?
Ya öl, ya kendin ol
Yürüdüğün yolda ve yaşadığın zamanda başka uluslarla yan yana ya da karşı karşıya olacaksın. Yaşayışında, sanatında, yönetim biçiminde, mimarinde, giyim kuşamında, tarımında ve teciminde, hatta dilinde değişen şeyler olacaktır. Suriye mutfağını, Acem sarayını, Bizans ve Arap müziğini, tekin Ceneviz gemiciliğini, Italyan ticaretini, Ermeni zanaatını sade etkileyecek, değiştirecek, dönüştürecektir. "Ejderhanın derisi", senin görünüşünü de, atının terkisini de, çadırının yelkenini de kendine benzetecek, rengini değiştirecektir; bunda beis yok. Ancak... Eğer "kendin" olmayı bırakır da temas ettiğin topluluğun "kendisi" olursan, o zaman ölürsün.O zaman bir birey, bir ulus olarak varlığından döz edilemez. Bu, Türkün uzun yürüyüşündeki temel ilkeyi ve bu yürüyüşteki varlık direncini ve inadını açıklıyor.
Reklam
Suleyman Nazif
O son zamanlarında üstadı, dostu, şeriki ve akrabası olmuş Cenab Şehabeddin Bey'den bile biraz uzaklaşmistı ve evvelden cuma sabahları evinde kabul ettiği misafirlerin küçük kafilesi bile şimdi bozulup dağılmıştı. Muhabbet ve hürmetine pek layık gördüğü bir Abdülhak Hamid vardı..
Maçka civarında bulunan ve içinde ölmüş olduğu bu evin sokağına şimdi Süleyman Nazif ismi verilmiştir. Diyorlar ki o, içinde kendine mahsus bir yazı odası bile bulunmayan bu eve ancak yatmak için gelirmiş..
28 Şubat sürecinin iki önemli ismi vardı: Necmettin Erbakan ve Süleyman Demirel. Mağdur olan ve eden. Demirel, öldüğü gün unutuldu. Adını en son ne zaman duydunuz? Buna karşılık, Necmettin Erbakan, her geçen gün büyüyor, daha çok hatırlanıyor. Milletin gönlünde kalıcı ve kıymetli bir yeri var. Emin olun, sonuç yine değişmeyecektir.
Tasavvuf, her zaman vakte en uygun olan bir hâl üzere olmaktır..
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.