Birbirine Bağlı Sekiz Beden ! Kendini Farket
Hep diyoruz ya insan çok fonksiyonlu bir varlık ve hepimiz yaradanın birtanesiyiz. İnsandaki görünen et bedenden ziyade görünmeyen kısımlar dikkatimi çekmiştir.Farkında, bilinçli, an`da yaşamda bazen kendi tecrübelerim bazense yaşanan hayatlar bazense okuduğum kitaplarda insanın anlamı iki kelamla anlatılabilecek bir mevzu olmadığını
.............Kendimizi Tanımaya Çalışalım........... 1 / Kalp Diriliği Kalp devamlı kendi vazifesini görmek, Rabb’ini zikretmek ister. Nefis de hep uyanıktır, hiç uyumaz ve sahibine kötülükleri emretmekten geri durmaz. Kul, Allah Teâlâ’nın emirlerine kulak verdi ise ne âlâ, aksi durumda o nefis ve şeytanı dinler. Hakk’ı işitme yolunu kapatan her
Reklam
Erdemli keder&Kemal Sayar
Kimseye kendini göstermek zorunda değilsin. Kimseyle yarışmak zorunda değilsin. Elindeki fidanı dik, gönlündeki tohumu toprağa göm. Senin eylemin bu : Erdemli keder. Dünyada çok acı var ve sen geçip gidemiyorsun. Bir el seni çiçekleri diriltmeye zorluyor. Onların direncini senin direncine bağlayan bir yol var. Yok, sen usulca yürü, koşma. Fısılda
Atefah henüz 13 yaşındayken genç arkadaşlarıyla katıldığı bir doğum günü partisi çıkışında erkek arkadaşının arabasına yalnız bindiği için 'yaşdaş hemcinslerine kötü örnek teşkil etme' suçlamasıyla tutuklandı ve cezaevine konuldu. Kısa bir süre kaldığı cezaevinden çıkıp evine getirildiğinde komşuları, çocuk bedenine vurulan 100 kırbacın etkisiyle
RABBİME NİYAZIM VE NAZIMDIR
Elazığ Tımarhanesin de (Akıl ve Ruh Sağlığı Hastanesi) tedavi gören ve 1965 yılında vefat eden bir “deli”nin Allah'a yazdığı son dilekçesi şu şekilde: “Ben dünya Kürresi, Türkiye karyesi ve Urfa Köyünden, El-Aziz Tımarhanesi (Akıl ve Ruh Sağlığı Hastanesi) sakinlerinden; İsmi önemsiz, cismi değersiz, çaresiz ve kimsesiz bir abdi acizin, ahir
Televizyon izlemiyor olsamda tüm arama motorlarının karşıma çıkardığı, haberdar olmam için canhıraş çabaladığı bir haber var:Ahmet Kural, Sıla'ya şiddet uyguladı! Hemen her saniye bir erkek, bir kadına şiddet uyguluyor. Bunun ülkemizdeki yansımaları da şöyle oluyor genelde -Dövdüm ama az dövdüm sadece kolunu sıktım -Ya vurmadım bile itiştik, sonra duvara çarpıldı -Dövmek istemedim ama çileden çıkardı sor bir niye dövdüm. Dövdüm demek daha kolay gelir böylelerine, çünkü içten içe kendilerini kol sıkmakta, saç çekmekte haklı görürler.Dikkat çekmesi gereken kelimeler kendini haklı bulmak ve hakkı olduğunu hissetmek!. Ama nedense, "ben dövüldüm" diyebilmek kadar haklı bir isyan, bu kadar cesurca dile getirilemiyor. Ama zaten, bana vurdu diyebilsende suçlu olursun.Neden mi ? Çünkü toplum olarak genlerimize merak ve önyargı tohumları serpilmiş. Konuşsan, susmasan derler ki: -Gör bak ne yaptı -kime kuyruk salladı -kim kimi ortada bir şey yokken döver.. Sussan, korkup diyemesen bu defa da: -Aranıyor işte, bile bile katlanmış -Demek ki bir menfaati vardı onunda -Suçunu biliyor demek ki Hep demek ki işte.. Bu demek ki'lerin çözümü nedir ? Eğitilmek mi yoksa tedavi mi ? Bana göre bunun eğitim düzeyiyle değil ahlak düzeyiyle ilgisi var. Ve en çok ebeveyn olmakla ilgisi var. Kadın ya da erkek, tahammülsüz, kendine saygısı, değeri olmayan çocuklar yetiştirmekten vazgeçmek lazım.. Nacizane fikrim.. Umuyorum taşlanmam....
Reklam
369 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.