"Ben, Fuat Sezgin’le tanışana kadar
İslam âleminin "bilimde" bu kadar büyük işler yaptığını bilmiyordum. Benim bildiğim, ekseriyetin bildiğiydi: İslam âleminin yegane başarısı, eski Yunan bilimini alıp tercüme etmek, yani konserve yapıp Batı’ya, Rönesans’a takdim etmekti. Ben böyle düşünüyordum. Fuat Bey’le tanıştıktan sonra bunun böyle olmadığını, İslam âleminin Yunan bilimini çok "eleştirel bir gözle ele aldığını", buna bir sürü "ilaveler yaptığını", gelişmelere neden olduğunu hayretler içerisinde gördüm ve Fuat Bey’in üretimi karşısında daha çok hayrete düştüm. Düşün, 1000 küsur kitap (makale değil, koca koca kitaplar), insanın aklı duruyor; bunun yanında sayısız konferans, dünyanın çeşitli yerlerinde kurulmuş müzeler; şahane bir şey. Ben Fuat Bey’in enstitüsünde birkaç kere onun misafiri oldum, gece de orada kaldım. Fuat Bey, bana doğrudan öğrencisi muamelesi yaptı. O kadar ki ebced hesabını ben Fuat Bey’den öğrendim ama nasıl öğrendim? Fuat Bey bana fotokopi verdi, aldım öğrendim. “Hocam, bir şey anlatmayacak mısınız?” diye sordum, “Seninle kaybedecek vaktim yok benim, bir sorun olursa gel” dedi. Hakikaten bir sorun olmadı ve ben ebced hesabını öğrendim. Arkasından da, gerek Havarizmi’nin, gerek Suhrab’ın koordinatlarını okuyabilir hale geldim. O koordinatlarda sorun olduğu zaman bazen hocayla konuşuyorduk. Mesela, İslam yazmalarının her zaman noktalandırılmadığını öğrendim. Buna benzer şeyleri Fuat Hoca ayaküstü söylüyordu" Celal Şengör, Bir Bilim Adamı, s. 499.
Yani gerçekten ben bilmeden, anlamadan yaralı bir adama yarabandı oldum. Ve bu bir süre sonra alışkanlıktan çok bağımlılığa dönüştü... "Seven bir insan sevdiği kızın başkasıyla mutluluğundan çok onun kendisiyle mutlu olmasını ister bayım..." uzun bir süre susup sonra devam etti. "Evet... Senin başkası ile mutlu olmanı çok isterim. Seni mantığım ile seviyorum... Beni anlayabildiğin için, benim için doğru kişi olduğun için. Ben seni kalbim ile sevmedim." Dedi, kalbim kırılmıştı ama sustum. "Hazal'ın mutluluğunu istermiydin?" dedim iç çekerek. Vereceği cevabı çok merak ediyordum, peki kalbim bu cevaba dayanabilirmiydi? "Hayır." Dedi sadece. O beni mantığı ile sevmişti, Hazal'ı kalbiyle... ben ise onu kalbim ile sevmiştim, mantığımı susturarak sevmiştim. (Bilinmeyen bir yazar...)
Reklam
Bir adam, güzel bir kızla evlendi. Onu çok seviyordu. Bir gün kadının bir deri hastalığı oluştu. Yavaş yavaş güzelliğini kaybetmeye başladı. Bir gün kocası bir iş için ayrıldı. Dönüş yolunda kaza geçirdi ve görme gücünü kaybetti. Ancak aile hayatı her zamanki gibi devam etti. Ama günler geçtikçe kadın güzelliğini yavaş yavaş kaybetti. Adam, sevmeye devam etti ve kadın da onu çok seviyordu. Bir gün kadın öldü. Ölümü adama büyük üzüntü getirdi. Tüm ritüellerini tamamladı ve şehri terk etmek istedi. Arkadan bir adam yaklaştı ve dedi ki:”Nasıl yalnız yürüyeceksin? Bugünlerde karın sana yardım ederdi.” dedi. Adam, cevap verdi: “Ben kör değilim. Böyle davrandım çünkü bu hastalık yüzünden cildinin durumunu gördüğümü bilseydi hastalığından daha çok incinirdi. Onu sadece güzelliği için sevmedim, aynı zamanda şefkatli ve sevgi dolu doğasına aşık oldum. Ben de kör taklidi yaptım. Sadece onu mutlu etmek istedim. Velhasıl anlıyoruz ki, birini gerçekten sevdiğinizde, insanınızı mutlu etmek için sonuna kadar yanlarında yürürsünüz ve bazen kör davranmak ve mutlu olmak için başkalarının küçük sorunlarını görmezden gelmek bize iyi gelir. Güzellik zamanla solacak ama kalp ve ruh hep aynı olacak. İnsanı sırf görünüşü için değil, içindekiler için sev. Ve Victor Hugo’nun şu sözünü asla unutma: “Sadece bedenleri, şekilleri, görüntüleri sevenlere ne yazık! Ölüm her şeyi yok edecek. Ruhları sevmeyi deneyin.”
EFENDİMİZ (SAV)’İN TEBLİĞ METODU 2
(Hz. Muhammed (sav)’in Emriyle Öldürülen Kişiler) Muhammed (sav)'in İslam'ı geniş kitlelere ulaştırmasıyla bazı kişiler bunu engellemek için çeşitli faaliyetlerde bulunmaya başladılar. Bazı şairler şiirleriyle Muhammed (sav)'i hicvederken bazıları ise şiirleriyle insanları ona karşı savaşmaya davet etti. Muhammed onlara engel olmak
Hırsız varrrr.!
TAVUK ÇALINDI Yaşlı Yahudi, yetişkin oğlunun yanına varır. “Evlat bir tavuğumuz çalınmış. Git o hırsızı bul ve cezasını ver!..” der. Oğlan baştan savma başını sallayarak. “Tamam baba. Hallederim.” diye cevap verir. İçinden: “Ulan yüzlerce tavuğumuz var. Bir tanesi çalınmış. İşim gücüm yok, tavuk hırsızı peşinde mi koşacağım.” diye
Günahtan Sakınmanın Fazileti
Bilesin ki, günah işlemekten insanı meneden en büyük engel Allah Celle Celâlühü korkusu. O'nun adalet ve intikamından çekinmek. O'nun cezasından gazap ve azabından sakınmaktır. Nitekim Allah Celle Celâlühü buyuruyor ki: "Allah’ın emrine aykırı davrananlar bir fitneye yakalanmaktan veya acı bir azaba çarpılmaktan
Reklam
1.000 öğeden 281 ile 290 arasındakiler gösteriliyor.