O elmadan ben geldim bu âleme...🍎
Şimdi bir gün, İmam Ali Efendimiz istiyor biraz benlik taslasın; dönüyor Hazreti Fatma Annemize, “Fatma” diyor, “belimdeki bu Zülfikârı görüyor musun?”
O da, “Görüyorum” diyor.
“Bu bana cennetten hediye.”
Fatma Annemiz, Ali’ye dönerek, “Sen onu daha görmeden önce, ben onu görmüştüm.”
Ali hemen dikleniyor, “Nasıl gördün sen?” diyor, “benden önce hem de!…”
“Babam, mânâ âleminde, yâni kendi iç âleminin cennetinde dolaşırken, ben bir elma ağacında elma idim. Babamın canı çekti, ağaçtan bir elma koparıp yedi. O elmanın olduğu dalın üzerindeki bir dalda da bu Zülfikâr asılıydı. Ben elma iken, bu Zülfikâr'ı görüyordum, başımın üzerinde. O elmayı, babam kopardı, yedi. O elmadan ben geldim bu âleme” dedi, “istersen sor, babama.”
Sordu Efendimize Ali. Hazreti Peygamber “Evet Ali” dedi, “o Zülfikâr oradaydı.”
Ve Fatma Annemizi hürmetle, çok büyük saygıyla andı.
Sonra bir akşam yine nazâr ettiler birbirlerine. O nazârdan da Hüseyin geldi dünyaya, sonra da Hasan... Yâni Hasan, Hüseyin göz nurlarının suretleridirler.
Aşkın üstünde bir sevgi, artık büyülendiler birbirlerinde. İşte aşkın sırrı çıktı meydana…
Hasan Çıkar Dede