Allah bir kulunu sevdiğinde, Cebrail'e 'falan kulumu sevdim' der ve Cebrail de onu sever. Sonra da ona bu sevgiyi göktekilere bildirmesini emreder. Cebrail şöyle der: 'Bakınız!Allah falan kulunu sevmistir. Siz de onu sevin.' Göktekiler de onu sever. Sonra yeryüzünde o kişinin kabul görmesini sağlar. Fakat kimin nezdinde? Peygamberin öldürülmesiyle bu kabul arasında nasıl bir ilişki vardır?
Arkadaşımız Musa Sedrani -ki tecrübeli ve taşınan birisiydi- bize şöyle demisti: 'Kaf dağına vardım. Kafdağı, Allah'ın kendisi ile yeryüzünü çevrelediği büyük bir dağdır. O büyük dağı ise büyük bir yılanla çevrelemiştir. Allah dağı tam olarak çevreledikten sonra, o yılanın başını kuyruğuna bitirştirmiştir. Onun büyüklüğünü yadırgadığımda, beni taşıyan arkadaşım şöyle dedi. 'Ona selam ver, selamını alacaktır.' Ben de öyle yaptım. Selamımı aldı ve şöyle dedi: 'Şeyh Ebu Medyen'in hali nasıldır?' Ben de 'Onan nereden tanıyorsun?' dediğimde şöyle cevap verdi: 'Yeryüzünde Ebu Medyen'i tanımayan biri var mıdır ki?' Ben de şöyle dedim: 'İnsanların büyük kısmı O'nu tanımaz, yadırgar, hafife alır.' Dağ şöyle dedi: 'Ademoğluna şaşılır! Allah sevgisini yeryüzündekilere ve yere indirdiğinde, bütün bitkiler ve hayvanlar O'nu tanır. Ben de onların tanıdıkları içerisinde kendisini tanışmıştım. Zannediyordum ki, yeryüzünde ondan nefret eden veya onun değerini bilmeyen kimse yoktur. Allah'ın sevdiği birisi hakkında gök ehlinin durumu böyledir.'
İbn Arabi FÜTÛHÂT-I MEKKİYYE