Bir 30 Ağustos Zafer Bayramını daha geride bıraktık. Bıraktık bırakmasına ama, 30 Ağustos Zafer Bayramı sebebiyle alanda iki farklı kalabalıklar mevcuttu. Nitelikli kalabalık ve niteliksiz kalabalık olmak üzere… Nitelikli kalabalık: Mustafa Kemal’in devrimci yanlarını, bağımsızlıkçı ve anti-emperyalist düşüncelerini içselleştirmiş, kavramış ve
Şeyh Şamil
Vardır elbet bu kutlu yolun sonu Yeter ki sen dik dur, korkmadan yürü Esirgeme canı vatansa konu Kılıç kuşananın, kuşan da yürü Kafkas havası sert, insanı merttir Buralarda vatan, en büyük derttir Geliyor ufuktan kurtuluş günü Gelse de düşmanın bin bir türlüsü Atlıların sesi yıldırım gibi Neşe saçar Türk'e savaş namesi Toprağa düşer Kartal'ın gölgesi Dağlarda duyulur Şamil'in sesi
Reklam
10 Kasım'larda içten içe Atatürk'ün orada yattığına yani öldüğüne sevinenler! ve bugün hâlâ Atatürk Vahdettin'in emriyle(Nasihat Heyetleri kurdurup halkı işgale sessiz kalmaları için öğütleyen Vahdettin!, İngiliz kuklası Damat Ferit'i beş defa sadrazam yapmış olan Vahdettin!) milli mücadeleyi başlattı diyerek haine hain diyemeyen kör zihniyetler! siz istediğiniz zehri kusun! Biz 13 Kasım 1918'de Atamızın dediği gibi ömrümüz yettiğince söyleyeceğiz: "Geldikleri gibi giderler!" ... "Atatürk Adana’dan 13 Kasım 1918 günü öğle saatlerinde trenle İstanbul’a geldikten sonra, Haydarpaşa Garı’ndan bindiği ‘Kartal’ istimbotuyla Galata’ya doğru giderken, 55 parçalık işgal donanmasının arasından geçer. Bu geçiş sırasında yaveri Cevad Abbas’ın ağladığını gören Mustafa Kemal’in büyük kararlılıkla söylediği “Geldikleri gibi giderler” sözü, Kurtuluş Savaşı’nın ilk işaret fişeğini ateşler."
Barat Hacı, Allah’a kavuştu. Yeryüzünde sevilmeye değer insanlardan biri daha eksildi... Özgür ruhlu bir karıncaydı, 94 yıl yürüdü ve gitti Kâbe’de teslim etti ruhunu. Bir kartaldı, bir heybet timsali, toprak gibi Müslüman ve ateş gibi Türk’tü. Adı Barat’tı yani Berat, yani kurtuluş! Beyaz sakalı bayrak gibi kucağında dalgalanan bu derviş adam, gök bayrağı tek başına taşıdı. Şimdi gitti... Tarihi Barat Hacılar yapıyor, nutuk atanlar değil... Doğan bebeklerin adı Berat olsun... Onu yedi yıl önce haberlerde görmüştüm... Yüzyıllık bir hüznün fışkırdığı gözlerinden iki iri yaş ırmağı, uzun, gür ve beyaz sakallarına doğru devrilirken bir elini yumruk yapmış hıçkırıyordu. Diğer bileği ise Çin Konsolosluğunun demir parmaklıklarında kelepçeli. Başında Uygur takkesi, ayağında mestler ve lastik ayakkabılar. Diyebilirsiniz ki başı Türkistan, ayağı Makedonya. İşte öyle bir adam Barat Hacı... Onun adı Barat'tı yani Berat yani kurtuluş!
Süleyman Çobanoğlu
Süleyman Çobanoğlu
Köy Enstitüleri üzerine yazılan kitaplar.
1. Adıyaman Süleyman: Okul Uygulama Bahçeleri • Kendi Yayını 4. Bası 1963 2. Ağanoğlu Halit: Köy Enstitüleri Yolunda • İstanbul, 1949-A Sait Basımevi 3. Akalın Bedri: Köy Enstitülerinde Müzik Eğitimi Klavuzu • İstanbul, 1945-Milli Eğitim Basımevi 4. Akın Galip: Tonguç'un Kır Çiçekleri • Güldikeni Yayınları -
Yerli Tiyatro yazarlarımız ve eserleri.
1. Musahipzade Celal (1868-1959) Aynaroz Kadısı, İtaat İlamı, Fermanlı Deli Hazretleri, Kafes Arkasında, Bir Kavuk Devrildi, Macun Hokkası,
Reklam
45 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.